tespih çekmek, dua etmek.
There was a few old man counting their beads in the hushed silence of the mosque: Caminin derin sessizliği içinde birkaç ihtiyar tespih çekip dua ediyordu.
yaşamının mahrem ayrıntılarını bir dosta anlatmak
Verb
kendi uydurduğu bir hikâyeyi anlatmak
Verb
(US) parasını saymak
Verb
kendi açısından konuşmak
Verb
kendine göre konuşmak
Verb
belirtmekten üzüntü duymak
Verb
göster-anlat: ilginç bir cisim gösterip anlatmaktan ibaret çocuk oyunu.
Noun
gerçekten, hakikaten, filhakika, filvaki, aslında, doğrusu, doğrusunu isterseniz.
küçük yalan söylemek
Verb
bir sırrı ifşa etmek
Verb
bir sırrı açığa vurmak
Verb
masal anlatmak,
tell a story = tell a lie: yalan söylemek, masal okumak.
birinin aleyhine işlemek
Verb
birinin aleyhine olmak
Verb
birine dezavantaj sağlamak
Verb
bülbül gibi söylemek
Verb
olduğu gibi söylemek, gerçeği anlatmak.
sen onu benim külahıma anlat
kaygısızca yalan söylemek
Verb
(a) sayıp ayırmak, (b)
k.d. yüzüne vurmak, şiddetle azarlamak.
(a) yormak, yıpratmak, bıkkınlık/usanç vermek. (b)
k.d. gammazlamak, birini ele vermek/ihbar etmek.
If I'd known you were going to tell on me I'd never have told you my secret: Beni ele vereceğini bilseydim sırrımı sana söylemezdim.
biri üzerinde kötü etkiler doğurmak
Verb
birini kötü etkilemek
Verb
birini şikâyet etmek
Verb
US gerçeği açıkça söylemek
Verb
birine bir sır tevdi etmek
Verb
birini birinden ayırt etmek
Verb
biriyle birini ayırt etmek
Verb
birini yürüyüşünden tanımak
Verb
birini birşey için azarlamak
Verb
birini birşeyden dolayı paylamak
Verb
birini birşey için paylamak
Verb
birini birşeyden dolayı ayarlamak
Verb
birine bir şeyi hiçbir surette açıklamaması şartıyla söylemek
Verb
kaşla göz arasında birine bir şey söylemek
Verb
biriyle açık konuşmak
Verb
birine doğruyu açık açık söylemek
Verb
birine dobra dobra söylemek
Verb
birine birşeyi anlatmak
Verb
birine birşeyi söylemek
Verb
birine açık gerçeği söylemek
Verb
birinin aklını başına getirmek
Verb
bir şeyi etrafa yaymak
Verb
birşeyle birşeyi ayırt etmek
Verb
birşeyle birşeyin farkını anlamak
Verb
birşeyi birşeyden ayırt etmek
Verb
bir şeyi mahrem olarak söylemek.
birşeyle birşeyin farkını anlamak
Verb
birşeyden birşey olduğunu anlamak
Verb
birşeyden birşeyi çıkarmak
Verb
birşeyden birşeyi anlamak
Verb
birşeye bakarak birşeyi anlamak
Verb
birşeyle birşeyi ayırt etmek
Verb
(a) masal uydurmak, (b) sır söylemek, gammazlık etmek.
biri hakkında masal uydurmak
Verb
okul hikâyeleri anlatarak yarenlik etmek
Verb
sen onu benim külahıma anlat
Sen onu külâhıma anlat (söylediklerinin hiçbirine inanmıyorum).
haberi bütün köye yaymak
Verb
hazır bulunanların sayısını saptamak
Verb
gerçeği açıkça söylemek
Verb
gerçeği açıkça söylemek
Verb
gerekçesini açıklamak
Verb
saatin kaç olduğunu söylemek.
işin aslını anlatmak
Verb
ayırmak, tefrik etmek, birbirinden ayırt etmek.
I never can tell those two apart: Bunların ikisini
birbirinden hiç ayırt edemem.
zamanı göstermek, saatin kaç olduğunu söylemek/anlayabilmek.
buz üstünde yazı yazmak
Verb
Birşey söyleyeyim mi, ...
doğruyu söylemesi için uyarmak
Verb
söylendiğini (başkalarından) duymak/işitmek/haber almak.
I've often heard tell of the wonderful parties she gives, but I've never been invited.
...i sana kaç kere söyledim!
maalesef, üzülerek söyleyeyim/söyleyelim ki … (Fena haber verirken kullanılır).
We regret to inform you that you are to be dismissed next week: Maalesef gelecek hafta işinize son verilecek.