tuzak bomba: ustaca gizlenmiş bomba.
Noun
gizli tuzak, dış görünüşü şüphe uyandırmayan ve hedefini gafil avlayan tuzak.
Noun
ancak yıkılmaya hazır eski bir yapı gibi her an çökebilecek bir bina
ışıklı tuzak: böcekleri cezbedip öldüren ışıklı cihaz.
Noun
ışık geçirmez perde: ışığı geçirmeden bir kimsenin karanlık odaya girmesine elverişli düzen.
Noun
likidite tuzağı (bir ekonomide faiz oranlarının çok düşmüş olmasından ötürü yatırımcıların tahvil alımından kaçınmaları
Noun
hayvanı canlı olarak yakalayan tuzak.
Noun
ıstakoz tuzağı, ıstakoz avlamaya mahsus kafes biçimli tuzak.
orta gelir tuzağı
Noun, Economics
partikül tutucu filtre
Noun, Transport
ya da ödediği verginin yaklaşık olarak gelirindeki artışa eşit olması durumu
düşük gelirli bir ailenin gelirindeki bir artış sonucu devlet yardımını kaybetmesi
hızlı sürenlere polis tuzağı.
çürük tahtaya basmak
Verb
turistlerle dolu olmasına karşın
dalga durdurucu: İstenmeyen frekanstaki işaretleri zayıflatması için antene bağlanan seçici devre.
Noun
trap ile ayni anlama gelir. kapak, kapak şeklinde tavan vb. kapısı.
tuzaklı düzenek
Noun, Military
dalyan
Noun, Maritime Traffic