yavaş

Turkish-English Translation

  1. gentle
  2. lazy
  3. easy
  4. low
  5. slack
  6. Information Technology Slow
  7. quiet
  8. languid
  9. gingerly
  10. Adjective ponderous
  11. laid-back
  12. insensible
  13. remiss
  14. jog-trot
  15. low speed
  16. soft
  17. hoolie
Turkish-English translations from Zargan's own database

Turkish-English Phrases

çok büyük ve yavaş
ponderous Adjective
yavaş araba sürenlerin kullandığı şerit
deceleration lane
yavaş ateş
deliberate fire
yavaş davranmak
to tarry Verb
yavaş geçmek
to wear on Verb
yavaş gezdirmek
to walk Verb
yavaş gitmek
to drive slowly Verb
yavaş gitmek
(goods) to go off slowly Verb
yavaş hareket eden
tardy
yavaş hareket eden oto cam sileceği
delayed-action wiper
yavaş hareket etmek
to move slowly Verb
yavaş hareket gören
slow moving
yavaş ilerleme
tardy progress
yavaş ol
easy there
yavaş salımlı
slow-release Adjective, Medicine
yavaş ve ihtiyatla gitmek
to feel one's way Verb
yavaş ve tempolu koşu
jogging Noun
yavaş yavaş
little by little
yavaş yavaş
by and by
yavaş yavaş
inchmeal
yavaş yavaş
gradually Adverb
yavaş yavaş
slowly Adverb
yavaş yavaş
bit by bit
yavaş yavaş
leisurely Adverb
yavaş yavaş
piecemeal
yavaş yavaş açığa vurmak
to trickle out Verb
yavaş yavaş artan
progressive
yavaş yavaş azalmak
to tail off Verb
yavaş yavaş azaltmak
to gradually reduce Verb
yavaş yavaş biçim bulmak
to be gradually taking shape Verb
yavaş yavaş bozulmak
to edge down Verb
yavaş yavaş çürümek
to moulder Verb
yavaş yavaş değişmek
to glide Verb
yavaş yavaş değişmek
to edge Verb
yavaş yavaş dinen fırtına
tail of a storm
yavaş yavaş düzelmek
to edge up Verb
yavaş yavaş gelişmek
to develop gradually Verb
yavaş yavaş gevşeme
easing off
yavaş yavaş girmek
to insinuate Verb
yavaş yavaş gitmek
to linger Verb
yavaş yavaş gözden kaybolmak
to fade Verb
yavaş yavaş gözden kaybolmak
to evanesce Verb
yavaş yavaş güçlenmek
to gain strength slowly Verb
yavaş yavaş güçten düşmek
to pine away Verb
yavaş yavaş hacmini ya da gücünü azaltmak
to drain from Verb
yavaş yavaş hareket etmek
to edge Verb
yavaş yavaş hareket etmek veya ettirmek
to inch Verb
yavaş yavaş herkesçe bilinmeye başlamak
to filter through Verb
yavaş yavaş ilerlemek
to edge Verb
yavaş yavaş ilerlemek
to work your way Verb
yavaş yavaş ilerleyen
creeping
yavaş yavaş ilerleyen enflasyon
creeping inflation
yavaş yavaş indirmek
to come down step by step Verb
yavaş yavaş iyileşmek
to edge up Verb
yavaş yavaş iyiye gitmek
to edge up Verb
yavaş yavaş kötülemek
to edge down Verb
yavaş yavaş kötüleşmek
to edge down Verb
yavaş yavaş kötüye gitmek
to edge down Verb
yavaş yavaş ödeme
paying off
yavaş yavaş öne çıkmak
to edge ahead Verb
yavaş yavaş öne geçmek
to edge ahead Verb
yavaş yavaş öne geçmek
to draw ahead Verb
yavaş yavaş pişirmek
to coddle Verb
yavaş yavaş şekle girmek
to settle into shape Verb
yavaş yavaş sıyrılmak
to edge ahead Verb
yavaş yavaş son bulmak
to wear to an end Verb
yavaş yavaş sönüp gitmek
to die out Verb
yavaş yavaş uzaklaşmak
to edge away Verb
yavaş yavaş ya da gizli olarak saldırmak
to encroach Verb
yavaş yavaş yaklaşmak
to edge closer Verb
yavaş yürür
slow
(birisini) yavaş yavaş vazgeçirmek
to wean from Verb
(borsa) fiyatların yavaş yavaş inmesi
slipping
(fiyat , kur) yavaş yavaş inmek
to lose fractionally Verb
(fiyatlar) yavaş yavaş inme
a fractional ease
(fiyatlar) yavaş yavaş inmek
to drift down Verb
(gemi) bu bölgelerde rüzgârsızlıktan pek yavaş ilerlemek
to in the doldrums Verb
(ses) yavaş yavaş kesilerek ortadan yok olmak
to die away Verb
ağır ve yavaş parça
grave
bir borcu yavaş yavaş ödemek
to compound a debt Verb
bir borçu yavaş yavaş ödemek
to compound a debt Verb
bir şehri yavaş yavaş ele geçirmek
to take a town inchmeal Verb
birden patlayıp sonra yavaş yavaş sönen yıldız
nova
birinin bir şeye yavaş yavaş katılmasını sağlamak
to draw into the station Verb
birşeye doğru yavaş yavaş ilerlemek
to edge your way into something Verb
birşeyin içinde yavaş yavaş ilerlemek
to progress through something Verb
çok yavaş gitme
crawl
çok yavaş soluk alıp verme
hypoventilation
çok yavaş tempolu
ponderous Adjective
çok yavaş yürümek
to crawl Verb
faiz oranlarını yavaş yavaş indirmek
to edge interest rates down Verb
halka yavaş yavaş yeni öğreti aşılamak
to instil l a new doctrine into the people Verb
kamyonlarda en yavaş hızı sağlayan vites
creepers
kasten yavaş tempoyla çalışma
ca'canny
kendini yavaş yavaş toplum yaşamına alıştırmak
to insinuate oneself into society Verb
kısıtlamaların yavaş yavaş kaldırılması
easing of restrictions
kıtaların yavaş yavaş kayıp yerlerini değiştirmesi
continental drift
köpek gibi yavaş koşma
dogtrot
önemini yavaş yavaş kaybetmek
to de escalate Verb
otomobili yavaş yavaş eve kadar götürmek
to nurse a car home Verb
piyasada yavaş yavaş yer edinmek
to edge into the market Verb
s denizin karayı yavaş yavaş istilası
encroachment made by the sea upon land
sınırlamaların yavaş yavaş kaldırılması
progressive abolition of restrictions
sürümü yavaş olan mallar
slow-moving merchandise
taşıt araçlarının yavaş gitmek zorunda olduğu bölge
slow-drive zone
yerin yavaş yavaş kayması
creep
yüksek basıncı yavaş yavaş azaltma
decompression
Turkish-English phrases from Zargan's own database

Turkish Dictionary (Kubbealti Turkish Dictionary)

  1. Hızı gerekenden ... hızlı olmayan
Summary published in cooperation with Kubbealti Foundation. Please visit www.kubbealtilugati.com for the full entry, including etymologies, detailed senses, usage examples and much more.