İsim, Hukuk belirsizlik, belirsiz/muallâk bir durumda olma: örneğin vârisi belli olmayan emlâkin durumu.
İsim askıya alma, erteleme, geciktirme. Let's hold that problem in abeyance = abeyancy for a short while:
Bu sorunu kısa bir süre erteleyelim/çözümsüz/askıda bırakalım.
İsim geçici olarak bir yasayı yürürlükten kaldırma, (hakları) askıya alma, (bir makamı) boş bırakma/tutma.
to leave a decree in abeyance = abeyancy: bir emir veya kararnameyi kaldırmak/askıya almak. The matter is still in abeyance = abeyancy: Bu iş hâlâ muallâktadır. law in abeyance = abeyancy: muattal/uygulanmayan yasa.