1. Fiil iddia etmek, teyit etmek.
    He affirmed that he was innocent: Suçsuz olduğunu iddia etti.
    to
    affirm one's loyalty to one's country: bir kimsenin vatanına sadakatini teyit etmek.
  2. Fiil onaylamak, tasdik etmek.
    Congress affirmed the treaty the President had made: Başkanın yaptığı andlaşmayı Kongre onayladı.
  3. Fiil doğrulamak, beyan/tasdik/kabul etmek.
sözleşmeyi tasdik etmek Fiil
bir kararı teyit etmek Fiil
kararı doğrulamak Fiil
alt mahkemenin kararını tasdik etmek Fiil
kısmen onamak Fiil, Hukuk
yeminle beyan etmek Fiil
birine bir şeyi temin etmek Fiil
kalıbını basmak Fiil
kararı onamak Fiil, Hukuk
yeminle beyan etmek Fiil