1. İsim (nehir, uçurum vb.) kenar(ı), kıyı(sı).
  2. İsim son, bitim noktası, münteha.
  3. İsim (felaket vb.'nin çok yakın olduğu) kritik an.
    on the brink of … : … üzere, …'in eşiğinde.
    in
    the brink of destruction: mahvolmak üzere.
    We are on the brink of war: Harbin eşiğindeyiz.
    He is on the brink of grave: Bir ayağı çukurdadır/ölmek üzeredir.
    She was on the brink of tears: Ağlamak üzere idi/Neredeyse ağlayacaktı.
uçurumun kenarına gelmek Fiil
(politikada) krize göğüs germek Fiil
bir krizin eşiğinde olmak Fiil
kriz eşiğinde olmak Fiil
batmak üzere olmak Fiil
bir ayağı çukurda olmak Fiil
(savaş) patlamak üzere olmak Fiil
iflasın eşiğinden döndürmek Fiil
bir memleketi savaşın eşiğine getirmek Fiil