Ingilizce-Türkçe Çeviri

  1. İsim, Geometri köşe
  2. köşe, kenar.
    The bottom corners of a page. He fell and hit his head on the corner of a box. the corner of a room.
  3. köşebaşı.
    I'll meet you on/at the corner of Elgin Street and Laurier Avenue.
    round the corner:
    köşeyi dönünce, köşebaşında.
  4. uzak yer, (dünyanın) uzak köşe(si), bölge, mıntaka.
    People have come from all corners of the world.
    From every corner of the empire.
    (All) four corners of the earth: dünyanın dört bucağı(nda).
  5. açı, sivri/keskin köşe.
    take a corner: viraj yapmak.
  6. (kaçınılması/içinden çıkılması olanaksız) müşkül durum, çıkmaz.
  7. Maliye tekel, vurgunculuk, bir malı tekeline alma, fiyatların bir elden kontrolu.
    a corner on the cotton
    market: pamuk piyasası tekeli.
    make a corner in wheat: buğday fiyatlarını tek elden kontrol etmek, buğday vurgunculuğu yapmak.
  8. corner kick ile ayni anlama gelir. (futbolda) korner/köşe vuruşu.
  9. köşe+, köşede, köşedeki.
    corner shop: köşedeki dükkân.
    corner table: köşe masası.
  10. köşelik, köşeye mahsus.
  11. kıstırmak, sıkıştırmak, içinden çıkılması imkânsız (müşkül) durumda bırakmak.
    He finally cornered
    the hoodloom: Sonunda külhanbeyini köşeye kıstırdı.
    She cornered him with a perfectly timed retort: Tam zamanında cevabını verip lâfını ağzına tıkadı.
  12. vurgunculuk yapmak, piyasanın kontrolunu eline geçirmek/elinde tutmak.
    By defeating their competitor
    this firm has cornered the wheat market.
  13. (otomobil) köşeyi dönmek, viraj yapmak.
    My car corners well even in bad weather.
  14. köşe yapmak, açı teşkil etmek.
Ingilizce-Türkçe çeviriler: Atalay Sözlügü, 1. Basim

Ingilizce-Türkçe Ilgili Terimler

look at someone from the corner of one's eye
birine korkuyla bakmak Fiil
look at someone out of the corner of one's eye
yan gözle bakmak Fiil
poke one's head round the corner
kafayı köşeden uzatmak Fiil
talk out of the corner of one's mouth
iğneli sözler söylemek Fiil
(book) left-hand corner
sol köşe
a nasty corner
kötü bir viraj
amen corner
(a) âminciler köşesi: kilisede dua esnasında cemaate âmin demekte önderlik edenlere mahsus köşe, (b)
kilisede koyu dindarlara ayrılan yer.
around the corner
(vukuu) pek yakın.
The winter is around the corner: Kış yaklaştı.
around/round the corner
(a) çok yakın.
They live around the corner.
The winter is around the corner: Kış yaklaşıyor.
(b) köşede, köşeyi dönünce.
He disappeared round the corner: Köşeyi dönüp kayboldu.
awkward street corner
tehlikeli köşe başı
back someone into a corner
birini köşeye sıkıştırmak Fiil
be around the corner
eli kulağında olmak Fiil
be in a tight corner
çıkmaza saplanmak, müşkül durumda kalmak.
blind corner
kuytu köşe
chimney corner
ocak başı
chimney corner
şömine önü
coffin corner
(futbol alanında) gol atma köşesi.
cut a corner
(a) köşeyi dönmeyip kestirmeden gitmek, (b) (oto) köşeye sürünerek virajı dönmek, (c) her konuya dokunmak.
cut off a corner
kestirmeden gitmek Fiil
cut off a/the corner
kestirmeden gitmek, (çimenlik vb.'nin) etrafını dolaşmaksızın üzerinden yürümek.
drive into a corner
köşeye sıkıştırmak Fiil
drive someone into a (tight) corner
birisini çıkmaza sürüklemek, kapana kıstırmak.
drive someone into a corner
birini köşeye sıkıştırmak Fiil
drive/force/put (someone) into a corner
(bir kimseyi) köşeye kıstırmak/sıkıştırmak, içinden çıkılamaz duruma düşürmek, çıkmaza sokmak.
have turned the corner
köşeyi dönmek Fiil
hot corner
(beyzbolde) üçüncü oyuncunun bulunduğu köşe. İsim
in every corner
adım başında
left- hand corner
(kitap) sol köşe
left- hand corner
sol taraf
live round the corner
hemen köşebaşında oturur olmak Fiil
live round the corner
hemen köşe başında oturur olmak Fiil
look for something in every nook and corner
bucak bucak aramak Fiil
lower left-hand corner
sol alt köşe
manoeuvre manoeuver someone into a corner
birini köşeye sıkıştırmak Fiil
nasty corner
tehlikeli sokak köşesi
negotiate a corner
(otomobil) köşeyi iyi dönmek Fiil
nook and corner
köşe bucak
obscure corner
sokağın kuytu bir köşesi
piece of furniture designed for a corner
köşelik
poke about in every corner
köşe bucak dolaşmak Fiil
push into a corner
bir köşeye itmek Fiil
put a child in the corner
bir çocuğu cezaya dikmek.
put down someone at the corner
birini köşede indirmek Fiil
round the corner
köşeyi döner dönmez
round the corner
yakın
shave a corner
dönemeci almak Fiil
street corner
köşebaşı.
swing round the corner
(otomobil) dönemeci hızla almak Fiil
take a corner
bir köşeyi dönmek Fiil
top left-hand corner
(gazete) üst sol
turn a corner
dönemeci almak Fiil
turn the corner
tehlikeyi atlatmak, (hastalıktan) iyiliğe yüztutmak, gittikçe iyileşmek, müşkülâtı/zorluğu geride bırakmak.
turn the corner
köşeyi dönmek, tehlikeyi/krizi atlatmak.
turn the profit corner
kâr eşiğini aşmak Fiil
upper corner
yukarıki köşe
upper right-hand corner
sağ üst köşe
warm corner
tehlikeli yer
corner a fleeing person
sıkıştırmak Fiil
corner a market
bir piyasayı tekeline almak Fiil
corner a witness
tanığı köşeye sıkıştırmak Fiil
corner a witness
bir tanığı köşeye sıkıştırmak Fiil
corner at speed
ok hızıyla köşeyi almak Fiil
corner boy
külhanbeyi
corner bullet
(reklamcılıkta) firmanın imajı
corner card
üst sağ köşedeki mektup başlığı
corner grocery
köşe başı dükkânı
corner grocery
(US) köşebaşı dükkânı
corner guard
köşe koruyucu İsim, Çocuk Bakımı
corner house
köşe ev
corner kick
corner ile ayni anlama gelir. (futbolda) korner/köşe vuruşu.
corner kick
korner vuruşu İsim, Spor
corner man
avare
corner man
işsiz
corner man
(Br) madrabaz
corner post
baba
corner post
dikme
corner room
köşe odası İsim
corner shop
köşe dükkân
corner stone
en temel unsur İsim
corner stone
üzerinde binanın yapılma tarihi bulunan taş İsim
corner stone
temel taşı İsim
corner stone
bir şeyin dayandığı esas İsim
corner store
(US) köşedeki mağaza
corner store
köşedeki mağaza
corner the market
piyasayı ele geçirmek Fiil
corner the market
piyasadan toptan mal kaldırmak Fiil
corner the market
ihtikâr yapmak Fiil
corner window
köşe pencere
envelope corner card
göndericinin adı yazlı zarfın üst sol köşesine yapıştırılan etiket
fold down a corner of a page
bir sayfanın ucunu kıvırmak Fiil
hold down a corner in a page
köşe yazarı olmak Fiil
make a corner in wheat
bütün mısırı satın almak Fiil
out of the corner of my eye
gözümün ucu ile, yan gözle.
set down someone at the corner of the street
birini caddenin köşesinde yere indirmek Fiil
Ingilizce-Türkçe terim çevirileri: Zargan Ltd.