1. Geçişli Fiil yürürlüğe koymak, yürütmek, infaz/icra/tatbik etmek, uygulamak, mevkii icraya koymak.
    to enforce laws
    strictly. Governments make laws and the police enforce them.
  2. Geçişli Fiil zorla itaat ettirmek/ödetmek/yaptırmak.
  3. Geçişli Fiil zorlamak, icbar/mecbur etmek.
    The robbers enforced obedience to their demands by threats of violence.
  4. Geçişli Fiil desteklemek, kuvvetlendirmek, takviye etmek, pekiştirmek, teyit/tekit etmek.
    He enforced his statement
    by producing facts and figures. The teacher enforced the principle by examples.
(alacağını) dava yoluyla almak Fiil
hakkını kullanmak Fiil
haklarını kanun yoluyla kullanmak Fiil
kendi iradesini başkasına zorla kabul ettirmek Fiil
icra İsim, Hukuk
kararın icrası İsim, Hukuk
rehnin paraya çevrilmesi İsim, Hukuk
rehni paraya çevirmek Fiil, Hukuk
icraya verme hakkı
bir kuralı uygulatmak Fiil
bir talepte bulunmak Fiil
mahkeme ce tanınan bir hakka sahip olmak Fiil
mahkemece tanınan bir hakka sahip olmak Fiil
bir sözleşmeyi uygulatmak Fiil
birine belli bir hareket tarzını zorla benimsetmek Fiil
bir talebi zorla kabul ettirmek Fiil
bir mahkeme kararının icra yoluyla tatbik mevkiine koymak Fiil
bir kanunu uygulamak Fiil
birinin malına haciz koydurmak Fiil
bir tekel koymak Fiil
tekel koymak Fiil
tekel uygulamak Fiil
bir kanunu uygulatmak Fiil
icra yoluyla tahliye ettirmek Fiil
icraya koymak Fiil
hakem kararını uygulamak Fiil
bir emri icra mevkiine koydurmak Fiil
bir emri uygulamak Fiil
disiplini zorla uygulatmak Fiil
kararı uygulamak Fiil
bir kararı uygulamak Fiil, Hukuk
sözünü dinletmek Fiil
kanuna itaat ettirmek Fiil
kanun yoluyla ödetmek Fiil
kanuni yollarla (icra aracılığıyla) ödetmek Fiil
ablukayı yarmak Fiil
kanunu uygulamak Fiil
rehnedilen nesneyi icra vasıtasıyla satmak Fiil
rehin edilen nesneyi icra yoluyla satmak Fiil
hakkını kullanmama