1. (a) son hızla, büyük bir gayretle.
    go flat out: alabildiğine koşmak, son gayretini sarfetmek.

    go flat out for something: birşeyi elde etmek için elinden geleni yapmak.
    to be working flat out: bütün gücü/gayreti ile çalışmak. (b) açıkça, apaşikâr, kesinlikle, açıktan açığa.
    He called flat out for revolution: Açıktan açığa ihtilâl istedi. (c)
    to be flat out: bitap düşmek; horlamak, horul horul uyumak; sızmak, zilzurna sarhoş olmak.
düpedüz, açıkça, şüphe götürmez.
It was a flat-out lie.
bütün gücü/gayreti/hızı ile (çalışan/giden vb.).
bitkin, çok yorgun, bitap.
tamamen, büsbütün alabildiğine.
doğruca, açıkça, dobra dobra.
Tell him flat-out what you think.
yeni bir daireye geçmeyi düşünmek Fiil
bir daireden çıkmak Fiil