1. düpedüz, açıkça, şüphe götürmez.
    It was a flat-out lie.
  2. bütün gücü/gayreti/hızı ile (çalışan/giden vb.).
  3. bitkin, çok yorgun, bitap.
  4. tamamen, büsbütün alabildiğine.
  5. doğruca, açıkça, dobra dobra.
    Tell him flat-out what you think.
(a) son hızla, büyük bir gayretle.
go flat out: alabildiğine koşmak, son gayretini sarfetmek.

go flat out for something: birşeyi elde etmek için elinden geleni yapmak.
to be working flat out: bütün gücü/gayreti ile çalışmak. (b) açıkça, apaşikâr, kesinlikle, açıktan açığa.
He called flat out for revolution: Açıktan açığa ihtilâl istedi. (c)
to be flat out: bitap düşmek; horlamak, horul horul uyumak; sızmak, zilzurna sarhoş olmak.