1. İsim kalça.
    Women have rounder hips than men. The skirt fits well over the hips.
    with one's hands
    on one's hips: elleri kalçalarında.
    hip bath: yarım banyo, bele kadar gelen banyo.
    hip flask: (cepte taşınan) yassı şişe, brandi şişesi.
    hip pocket: (pantalon) arka cep.
  2. İsim (bkz: hip joint ).
  3. İsim kalça kemiği.
    He broke his right hip when he fell.
    hip disease: kalça kemiği hastalığı.
  4. İsim, Mimarlık damın eğimli yüzeylerinin birleşme açısı.
  5. İsim (a)
    hip and thigh: acımadan, merhametsizce, (b)
    smite hip and thigh: bozguna/hezimete uğratmak, perişan etmek.
  6. Sıfat kalça+, kalçaya kadar uzanan (elbise vb.).
  7. Fiil (hayvan) kalçası çıkmak, kalçasını incitmek.
  8. Fiil ortası kabarık çatı yapmak.
  9. İsim kuşburnu, yabani gülün meyvesi.
  10. Ünlem sevinç çığlığı olarak söylenir:
    Hip hip hurrah! Şa şa şa!
  11. Sıfat
    hip to: bilgili, bilen, herşeyden haberi olan, vâkıf, haberdar, uyanık, tetik, gözü açık, zamana uygun, modern.
  12. kuruntu, iç sıkıntısı.
  13. kuruntu/iç sıkıntısı vermek, endişelendirmek.
Boston saçağı/çatı kenarı.
birini zayıf noktasından yakalamak Fiil
birine hâkim olmak Fiil
birini zaptetmek Fiil
müşkül/zor durumda, zayıf vaziyette.
have someone on the hip: birini zayıf durumda yakalamak.
kalça protezi İsim, Tıp
protez kalça İsim, Tıp
hip4. İsim
düşünmeden hareket etmek Fiil, Deyim
plansızca hareket etmek Fiil, Deyim
ilk aklına geleni yapmak Fiil, Deyim
ağzına geleni söylemek Fiil, Deyim
lafını sakınmamak Fiil, Deyim
sözünü sakınmamak Fiil, Deyim
aktarma yapmak Fiil
uzun çizme, balıkçı çizmesi.
içki cep şisesi
kalça eklemi.
(güreşte) kalça çelmesi.
bel çantası İsim
pantolon arka cebi
arka cep
kıç cebi
sağrılı çatı. İsim
sağrı çatılı.
kalça genişliği
kalça travması İsim, Tıp
bilgisi/haberi olmak, haberdar/vâkıf olmak.
hip1 (6b).
birini acımadan mahvetmek Fiil
başka bir tekneye aktarmak Fiil