(birisinin) tabiatinde/karakterinde/mizacında (olmak), huyları/yaratılışları bir/aynı (olmak).
How
they can be lovers when she's not his kind at all: Yaratılışları böylesine farklı olduğu halde birbirlerine nasıl âşık olmuşlar?
birinci derecede yanılgı
şat Denizcilik
emme basma tulumba
aynî yardım
ayni yardım İsim
ayni yardım
sermayeye katılan ayni varlık
sermayeye katılan ayni varlık
ortalama cins ve kalite
etrafına karşı müşfik davranmak Fiil
lütfetmek Fiil
tenezzül buyurmak Fiil
ayni yarar (bedava yemek , ev , araba vb
aynî sermaye
ayni sermaye
Üçüncü Türden Yakınlaşmalar Özel Isim, Sinema
sıradan kişi
Dernekler Tarafından Bastırılacak Alındı, Ayni Yardım Teslim ve Ayni Bağış Alındı Belgeleri ile Gider Makbuzları Hakkında Tebliğ Özel Isim, Hukuk
aynî tazmin, aynî tazminat, aynen tazmin, aynen tazminat İsim, Sigorta
aynî katkı İsim
aynî yardım İsim
ayni yardım teslim belgesi İsim
ayni olarak ödenebilecek kâr payı
ayni bağış İsim
ayni kazanç
ayni gelir
(istatistik) birinci derecede yanılgı
özenli dikkatlerinize
dikkatinize sunulur
birine selam söylemek Fiil
birini hoş karşılamak Fiil
birisini samimiyetle/hararetle karşılamak.
aynıyla mukabele etmekten memnun
insaniyet
(onun) ne mal olduğunu bilirim.
ayni veya nakdi olarak
nakdî veya aynî olarak Zarf
nakdi veya ayni olarak
(a) aynı şekilde, benzer tarzda, aynı türden/cinsten, aynıyla, benzeri ile.
repay someone in kind:
misillemede bulunmak, aynıyla karşılık vermek.
She will be repaid in kind for her rudeness. (b) mal olarak, aynî (para ile değil).
benefits in kind: aynî menfaatler.
payment in kind: aynî ödeme, mal olarak ödeme. (c) tür/nitelik/cins bakımından.
There's a difference in kind, not merely in degree, between a hound and a terrier.
ayni ve nakdi Sıfat
ayni veya nakdi olarak
ayni veya nakdi Sıfat
ayni olarak elde edilen gelir
iyi, iyi huylu, iyi kalpli, merhametli.
a kind person/action/thought.
Be kind to animals:
Hayvanları incitmeyiniz.
be kind to someone: birine iyi muamele etmek, nazik davranmak.
Sıfat
nazik, kibar, mültefit, sevimli, hoş.
It is very kind of you: Çok naziksiniz.
be so kind as
to: lütfen.
Would you be kind enough to help me = Would you be so kind as to help me? Lütfen bana yardım eder misiniz?
It was very kind of you to help me: Yardımınıza çok teşekkür ederim.
Give him my kind regards: Ona saygılarımı ilet.
Sıfat
uysal, yumuşak başlı. Sıfat
başkalarını seven, sevgi besleyen, muhabbetli. Sıfat
doğal, tabiî, doğaya/yasalara uygun, yasal, uygun, yerinde. Sıfat
tür, cins, nevi, çeşit, sınıf.
apples of several kinds/several kinds of apples: değişik cinsten
elmalar.
people of this kind = these kind of people: bu tür insanlar.
What kind of tree is this? Bu ne ağacıdır? (Bu ağacın cinsi nedir?)
He is not that kind of person: O tür insanlardan değildir.
Your kind never do any good: Senin gibilerden hayır gelmez.
Sıfat
(a) tabiat, huy, mizaç, karakter, tip.
He's the kind of person who likes to help other people:
Başkalarına yardım etmeyi seven bir insandır.
He's not my kind: Onunla anlaşamam (benim tipim değildir, tabiatlerimiz ayrıdır).
He's not the kind that will cheat: Aldatacak karakterde değildir. (b) şekil, biçim, tarz.
What kind of behavior is this? Bu ne biçim davranış?
I don't like that kind of talk: O tarz konuşmalardan hoşlanmam.
Sıfat
davranış
iyi davranış
iyi fiil
güzel yanıt
lütuf
iyi huylu
şefkatli
bir nevi, âdetâ, sanki, belirsiz/müphem (bir şekilde), bir dereceye kadar, oldukça, bir hayli.
It
was kind of late: Vakit oldukça geç idi.
The room was kind of dark: Oda âdetâ karanlıktı.
I kind of thought this would happen: Böyle olacağı sanki içime doğmuştu.
I kind of expected this: Bunu âdetâ bekliyordum.
in a kind of way: bir nevi, şöyle böyle, bir bakıma.
In a kind of way I'm sorry: Bir bakıma müteessirim.
I had a kind of fear that = I was kind of frightened that … : …'den âdetâ korkuyordum.
I had a kind of suspicion (= I vaguely suspected) that he was cheating: Hile yaptığını (müphem bir şekilde) seziyordum/hile yaptığından şüpheleniyordum.
a kind of millionaire: bir nevi milyoner (milyoner gibi bir şey).
What kind of people does he think we are?: Bizi ne zannediyor?
What kind of a fool does he take me for: Beni enayi/aptal yerine mi koyuyor (aptal mı zannediyor)?
That's the kind of person I am: İşte ben böyleyim.
“Are you tired?” “ kind of.”: “Yoruldun mu?”“Biraz (öyle gibi)”
teveccüh
gönül alıcı sözler İsim
nazik sözler İsim
ayni vergi
bu tür vaka için herhangi bir hüküm öngörmemek Fiil
bu tür vaka için herhangi bir hüküm öngörmemek Fiil
adamına düşmek Fiil
devredilebilir mülk
hiç de öyle değil.
I will do nothing of the kind: Asla öyle şey yapamam.
I will have nothing
of the kind: Öyle şeye tahammülüm yoktur (müsamaha edemem).
öyle (hiç) bir şey.
You'll do nothing of the sort: Öyle bir şey yapamazsın.
(a) aynı cinsten, eştürlü, aynı nitelikte/karakterde/tabiatte.
They're all of a kind: Hep aynı
karakterdedirler.
of a different kind: başka türden/çeşitten. (b) düşük nitelikli, âdi cinsten, gûya, sözde, sözüm ona.
She gave us coffee of a kind , but we couldn't drink it: Bize ikram ettiği sözüm ona kahveyi içemedik.
It was beef of a kind: Gûya sığır eti idi.
aynı neviden Sıfat
yeni bir din gibi gelişmek Fiil
ayni olarak ödemek Fiil
aynı ile karşılık vermek Fiil
aynen ödemek Fiil
ayni olarak ödemek Fiil
ayni ödeme İsim
borcun ayni olarak ödenmesi
ayni ifa İsim, Hukuk
iyi muameleye tepki göstermek Fiil
ayni bağış alındı belgesi İsim
ayni yardım almak Fiil
ayni karşılık
birine aynı ile karşılık vermek Fiil
birine misillemede bulunmak Fiil
aynen yenileme
aynı iade
eski hale getirme İsim, Medeni Hukuk
kısas İsim, Din ve İnanç
misliyle karşılık İsim, Askerlik
misliyle mukabele İsim, Askerlik
teveccüh göstermek Fiil
onun/bunun gibi bir şey, ona/buna benzer bir şey, öyle bir şey.
birinin tetkikine sunmak Fiil
ayni vergi
ayni olarak ödenen vergi
geçen sefer verdiğinizden
böylesi
çok naziksiniz
nazik müsaadenizle
saygılarla
saygılarımızla
nazik müsaade nizle
herhangi bir bedeli olmadan