1. kapak.
    the lid of a box.
    snap lid: yaylı kapak.
  2. gözkapağı.
  3. Botanik tohum/meyve kapağı, tohum zarfı kapağı.
  4. şapka.
  5. 28 gramlık bir paket haşiş/meruvana.
  6. (kapağını) kapa(t)mak, kapak koymak/yapmak.
  7. sınırlandırma, tahdit, yasak, engel.
    put the lid on: son vermek, sona erdirmek, durdurmak, önlemek,
    engel olmak, yasaklamak.
    Put the lid on gambling: Kumar oynamayı yasaklamak.
    Put a lid on further release of information: Daha fazla haber sızmasını önlemek.
  8. şanssızlık, felaket, olaylar dizisinin en son ve en fecisi.
    That puts the lid on it: Bir bu eksikti!

    argo Bu, üstüne tüy dikti.
(a) tepesi atmak, zıvanadan çıkmak, sabrı tükenmek, (öfkeden) deliye dönmek, (b) delirmek, aklını kaçırmak.
bagaj kapağı
kesin önlemler almayı bırakmak Fiil
kısıtlamaları kaldırmak Fiil
meseleyi örtbas etmeye çalışmak.
bir sırrı birdenbire açıklamak, başkalarının sırrını bulup meydana çıkarmak.
bir sırrı ortaya çıkarmak Fiil
birşey üzerindeki sis perdesini aralamak Fiil
bir sırrı açığa vurmak Fiil
bir kutunun kapağını kapatmak Fiil
serbest ve bozucu hareketlere yol vermemek Fiil
masrafları kısmak Fiil
fiyatların yükselmesini önlemek Fiil
duruma hâkim olmak, dizginleri elinde tutmak, serbest ve bozucu hareketlere meydan vermemek.
(rezaleti/skandalı/yolsuz işleri) açıklamak, açığa vurmak, gözönüne sermek,
k.d. kirli çamaşırları
ortaya dökmek.
The newspaper articles took (or blew) the lid off his illegal activities: Gazeteler onun yaptığı yolsuzlukları açıkladılar.
sıkı para politikasını gevşetmek Fiil
sıkı para üzerindeki baskıyı kaldırmak Fiil
bir kapağı açmak Fiil
(Br) canına tak etmek Fiil
ağzına gem vurmak Fiil
bu kadarı da fazla olmak Fiil
bir şehri zorbalıkla yönetmek Fiil
her şeyin sonu olabilecek bir engel