1. kereste, doğrama, tahta.
  2. (bir köşeye yığılmış) lüzumsuz eşya, kıvır zıvır.
    lumber room: sandık odası.
  3. kereste/tahta kesmek, tahta yapıp piyasaya sürmek.
  4. (ormanda) ağaç kesmek.
  5. (ağacı/kütüğü) doğramak, hazırlamak.
  6. (düzensizce/gayrımuntazam) yığmak, üstüste yığıp doldurmak veya yolu kapatmak.
    lumber up: karmakarışık
    yığmak, lüzumsuz eşya ile doldurmak.
  7. hantal hantal yürümek, güçlükle ilerlemek.
    tanks lumbering up a slope.
  8. gümbürdemek, gümbürtü çıkarmak.
information zihnini fuzuli bilgilerle doldurmak Fiil
yaş kereste. İsim
başı ciddi olarak belada
kerestecilik
bir odayı mobilya ile tıka basa doldurmak Fiil
bir odayı eşya ile doldurmak Fiil
bir öyküye gereksiz ayrıntılar doldurmak Fiil
lumberjack ile ayni anlama gelir. oduncu/keresteci ceketi: bele kadar uzayan deri/yün ceket.
keresteci
sandık odası İsim
hırdavat
gereksiz yere tıka basa doldurmak Fiil