1. Sıfat ikinci.
    second house from the corner. I live in the second floor.
    second gear: ikinci vites.

    second person: ikinci şahıs.
  2. Sıfat bir daha.
    I would like a second cup of tea: Bir çay daha rica edeceğim.
  3. Sıfat başka bir.
    We had beans and a second vegetable: Fasulye ile başka bir sebze daha yedik.
  4. Sıfat ikinci derecede, aşağı, düşük, tâli.
    second quality: düşük kalite.
  5. İsim ikinci gelen kimse/şey.
  6. İsim bir dizinin ikinci elemanı.
  7. İsim destekçi, bir öneriyi destekleyen kimse.
  8. İsim (boksta) oyuncuya öğüt veren/yardım eden kimse.
  9. İsim düelloda şahit/yardımcı.
  10. İsim, Otomobil ikinci vites.
    He shifted into second: ikinci vitese geçti.
  11. İsim (rütbe/derece/önem vb. itibarile) ikinci gelen şahıs.
  12. İsim (Parlamentoda) (a) bir öneriyi destekleme, (b) öneriyi destekleyen kimse.
  13. İsim, Müzik (a) bir notadan sonraki nota, (b) ardışık iki nota arasındaki fasıla, (c) şarkıda ikinci ses, (d) alto.
  14. İsim tapon/düşük kaliteli mal, kusurlu mal.
    If you want to buy dishes cheaply, you ought to get factory
    seconds: Ucuz tabak istiyorsan fabrikanın kusurlu mallarını almalısın.
  15. Fiil desteklemek, yardım etmek, yardımcı olmak.
  16. Fiil ilerletmek, teşvik etmek.
  17. Fiil (Parlamentoda) bir öneriyi desteklemek, teklife katıldığını ilân etmek.
    "Will anyone second this motion?"
    I second it, Mr. Chairman." "Bu öneriyi destekleyen var mı?" "Ben destekliyorum, sayın Başkan."
  18. Fiil (düelloda) şahitlik yapmak
    .
  19. Fiil (bir göreve) vekil tayin etmek.
  20. İsim saniye, dakikanın 60'ta biri.
  21. İsim saniye, derecenin 60'ta biri.
  22. İsim an, kısa bir zaman.
    I'll be back in a second: Hemen döneceğim.
    in a split second: bir anda.
  23. Zarf ikinci olarak, onu takiben, onun arkasından.
yeniden soluk almak Fiil
ikinci katta oturmak Fiil
ikinci derece yanık İsim, Tıp
ikinci derecede yanık İsim, Tıp
ikinci olmak Fiil
ikinci gelmek Fiil
bir şey bakımından birinden aşağı olmak Fiil
ikil/saniye Bilgi Teknolojileri
saniyedeki bayt sayısı
yarışı ikinci olarak tamamlamak Fiil
ikinci gelmek Fiil
yarışı ikincilikle bitirmek Fiil
sınavı iyi geçmek Fiil
ikinci gelmek Fiil
ikinci gelmek Fiil
an, lâhza.
For a split second nothing happened.
gözde adayların hemen ardından gelmek Fiil
ikinci (son) prova
bir önergeyi desteklemek Fiil
önergeyi desteklemek Fiil
bir önergeyi desteklemek Fiil
bir önergeyi desteklemek Fiil
Hz. İsanın kıyamette dirilişi.
bir memuru geçici olarak başka bir yere tayin etmek Fiil
ikinci kamera asistanı İsim, Sinema
ikinci yönetmen yardımcısı İsim, Sinema
kefile kefil
balotaj
ikinci oylama
(nitelik/başarı/işçilik vb. bakımından) ikinci.
ikinci en iyi takım giysi
poliçenin ikinci nüshası İsim
ikinci sınıf kamara
(Parlamento , Br) Lordlar Kamarası
bunaklık.
ikinci büyük şehir
(a) (tren vb.) ikinci mevki, (b) (posta) âdi, ikinci sınıf, (c) (bazı İngiliz üniversitelerinde başarı
derecesi itibarıyla) ikinci.
Hz. İsanın kıyamette dirilişi.
amca/teyze torunu.
büyük büyükanne ve büyük büyükbabaları ortak olan akrabalar İsim
ikinci kapak (dergi ya da gazetenin ön kapağının içi
ikinci kapak
ikinci sırada öncelikli hisse sahipleri İsim
(yanıklar ile ilgili olarak) ikinci derece
ancak taammüden olmayan adam öldürme
ikinci türev.
ikinci baskı
(Fransa'da) İkinci İmparatorluk (1852-70).
yardım lokomotifi
asiller/lordlar sınıfı.
(a) ikincilik, az önemli durum.
to be/play second fiddle: önemini kaybetmek, gözden düşmek, bir
kenara atılmak. (b) orkestrada ikinci kemanın çaldığı parça.
ikinci kat (Amerikada zeminkatın hemen üstündeki kat, diğer ülkelerde zemin katın iki üstü).
ikinci cephe
ikinci vites
ikinci kuşak bilgisayar
ikinci kuşak ürün (piyasada mevcut olan bir ürünün geliştirilmiş olanı
ikinci kuşak ürünü
ikinci ürün.
sonradan fikir yürütmek Fiil
ikinci devre İsim, Spor
ikinci yarı İsim, Spor
(a) saatin saniye ibresi, (b) yardımcı, muavin, (c)
at second hand: dolaylı, başkasından (duyulmuş).

He got the information only at second hand: Haberi başkasından duydu.
dolaylı delil
ikinci porsiyon
yazlık ev
ikinci av
ikinci vatan
tatil evi
(tiyatro) ikinci temsil
İkinci Enternasyonal: çeşitli ülkelerin sosyalist grupları arasında 1889'da Paris'te imzalanan anlaşma.
komutan yardımcısı
müdür muavini
kumandan yardımcısı
ikincil kavram.
(hisse senetleri) ikinci seri
(emisyon) ikinci seri
ikinci dil
sondan bir önce
hareketin ikinci yasası.
Termodinamiğin ikinci yasası.
ek reasürans sözleşmesi
ikinci sınıf
ikinci rehin hakkı
ikinci , üçüncü vb derece ipotek
ikinci derece ipotek
asteğmen Askerlik
asteğmen.
(Br takas bankaları) ikinci savunma hattı
(gemide) ikinci zabit.
ikinci ipotek.
tabiat hükmüne geçen şey, tabiî gelen şey.
alışkanlık, huy, yerleşmiş âdetler.
poliçenin ikinci nüshası İsim
ikinci kez işlenen suç
(US) ikinci kez işlenen suç
(US) bir suçu ikinci kez işleyen kimse
ikinci kez işlenen suç İsim
(gemide) ikinci zabit.
ikinci sipariş
(ABD'de 5 yıl yaşadıktan sonra) vatandaş olmak için verilen dilekçe.
ikinci ortak (bir şirkette halk tarafından bilinmeyen faal ortak
ikinci ortak
ikinci şahıs.
In English you is a second person pronoun.
ikinci pilot
ikinci sınıf tercihli hisse senet dileri İsim
(US) ikinci sınıf tercihli hisse senetleri İsim
ikinci sınıf tercihli hisse senetleri İsim
ikinci derecede tercihli hisse senetleri İsim
ikincilik
...'in ikinci çeyreği İsim, Ekonomi
ikincilik
aşağı kalitede
ikinci derece
ikinci sınıf
ikinci sınıf halk
ikincisınıf halk
(parlamento) ikinci kez okuma
Alman İmparatorluğu (1871-1919).
(Fransa'da) İkinci Cumhuriyet (1848-1852).
ikinci tur İsim, Spor
menkul kıymetlerin ikinci okunuşu
(Br) ikinci derece elçilik kâtibi
başlıksız sayfa, karbon kopyanın yazıldığı ince kâğıt.
önsezi, feraset, ileriyi görüş.
ikinci kat
ikinci kat (Amerikada zeminkatın hemen üstündeki kat, diğer ülkelerde zemin katın iki üstü).
ikinci vuruş yeteneği
(US) (bir takımda , grupta , vb) yedek
ameliyat kararı vermeden önce ikinci bir doktorun fikrini alma İsim, Tıp
ikinci veznedar
(a) iyice/etraflıca/enine boyuna düşünme, teemmül.
He had too many other worries to give it a second
thought: Bir sürü gaileler arasında onu etraflıca düşünemedi. (b) art düşünce, sonradan akla gelen şey. (c)
on second thought: iyice düşündükten sonra.
On second thought, I don't think I'll go: İyice düşündükten sonra gitmemeye karar verdim.
ikinci sırada
kusursuz, en iyi, eşsiz, eşi yok, mükemmel.
be second to none: hepsinden üstün/iyi olmak, hiçbirinden/kimseden
geri kalmamak.
As a piano player, she is second to none.
sağa ikinci dönemeç
ikinci dalga İsim, Tıp
(a) nefesini toplama, (koşu vb.'den sonra) normal solunum, (b) yeniden kazanılan güç/enerji.
ABD'leri ve Rusya dışında
dünyanın endüstrileşmiş ülkeleri İsim
r: İkinci Dünya Savaşı.
ikinci seri
demin
değişik ikinci fıkra İsim, Hukuk
ikinci derecede fiili tecavüz
ikinci elden
ikinci keman olmak Fiil
bir dergi ya da gazetenin ön kapağının içi
yenilmek Fiil
...'de ikinci olmak Fiil
her iki çocuktan biri
ikinci dereceye düşmek Fiil
ikinci dereceye düşmek Fiil
yatırım malları İsim
bürosu sondan bir önceki
ikinci turda oylamak Fiil
kasten veya taammüden olmayan cinayet
kasten veya taammüden olmayan adam öldürme
ikinci derecede
ikinci bir tetkikte
daha iyi düşününce
sonradan akla gelen düşünceler İsim
ikinci derecede rol oynamak.
ikinci derecede rol oynamak Fiil
ikinci derecede olmak Fiil
ikinci rolde oynamak Fiil
ikinci elden (kullanılmış) satın almak Fiil
birine ikinci bir ihtarda bulunmak Fiil
ikinci gelmek Fiil
ikinci en iyi teoremi
ikinci vitese atmak Fiil
ikinci mevkide seyahat etmek Fiil
ikinci mevkide yolculuk etmek Fiil
yeniden seçilmek Fiil