set to

set to rights

düzeltmek, tashih etmek.

set to work

çalışmaya koyulmak Fiil

set to work

işe başlamak Fiil

set to work

işe koyulmak Fiil

set to work

işe soyunmak Fiil

set to work in earnest

ciddi çalışmaya başlamak Fiil

be all set to do

yapmaya kesin karar vermiş olmak Fiil

be hard set to find money

para bulmakta güçlük çekmek Fiil

be hard set to find money

büyük güçlüklerle para bulmaya çalışmak Fiil

be hard set to find money

para bulmakta büyük güçlük çekmek Fiil

be hard- set to find money

çok para ihtiyacı olmak Fiil

go/get/set to work (on)

işe girişmek/koyulmak.

(ball) to set down for play

dikmek Fiil

(bone) to set

tespit etmek Fiil

(car) to set on the gas

gaz vermek Fiil

(concrete) to set

katılaşmak Fiil

(concrete) to set

donmak Fiil

(darkness , cold) to set in

basmak Fiil

(jewel) to set

oturtmak Fiil

(noise) to set up

koparmak Fiil

(notary public) to set one's and sign

imza vazetmek Fiil

(sun) to set

batmak Fiil

(table for a meal) to set

kurmak Fiil

(table) to be set

kurulmak Fiil

(teeth) to be set on edge

kamaşmak Fiil

(trap) to set

kurmak Fiil

(type) to set

dizmek Fiil

(winter) to set in

kışlamak Fiil

approve the amounts set aside to reserve

yedek akçe olarak ayrılan meblağları onaylamak Fiil

cause someone to set up or assemble sth

kurdurmak kurdurtmak Fiil

get in someone to repair the television set

TV cihazını onarması için birini çağırmak Fiil

motion to set aside

davanın reddi dilekçesi

motion to set aside a judgement

hükmü erteleme talebinde bulunmak Fiil

motion to set aside judgment

kararın iptali talebi İsim, Hukuk

not play the game according to set rules

oyunu kurallarına göre oynamamak Fiil

not to play the game according to set rules

bir oyunu kurallarına göre oynamamak Fiil

not to play the game according to the set rules

oyunu kurallarına göre oynamamak

person who has set up a display of things to sell

sergici

put to set one's pen to paper

kaleme sarılmak Fiil

put/set a term to something

bir şeye bir sınır tayin etmek/son vermek.

put/set one's hand to the plow

bir işe gayretle girişmek.

set a poem to music

bir şiiri bestelemek Fiil

set a thief to catch a thief

kediye peynir tulumu emanet etmek Fiil

set a value (up) on something to rate one's services at a high value

bir şeye değer biçmek hizmetlerine yüksek değer biçmek Fiil

set books to be read

okunacak kitapların listesini yapmak Fiil

set down one's success to hard work

başarısını çok çalışmaya borçlu olmak Fiil

set down to sb's account

birinin hesabına yazmak Fiil

set fire to

(a) ateşe vermek, tutuşturmak, yangın çıkarmak, yakmak, (b) kışkırtmak, tahrik etmek, alevlendirmek, gayret vermek.

set fire to

ateşlemek, ateşe vermek, tutuşturmak.

set fire to ...

...'i ateşe vermek Fiil

set fire to a place using a bundle of oily rags

kundaklamak Fiil

set light to

tutuşturmak.

set one person to another

kurmak Fiil

set one's hand to a document

bir belgeye imza atmak Fiil

set one's hand to a document

bir belgeyi imzasıyla tasdik etmek Fiil

set one's hands to a task

bir işe el atmak Fiil

set one's name to a document

bir belgeyi imzalamak Fiil

set one's seal to

onaylamak Fiil

set one's seal to

izin vermek Fiil

set one's wits to

bütün zihnini bir şey üzerinde toplamak Fiil

set oneself to finish a job by the end of the month

bir işi ay sonundan önce bitirmeyi kafasına koymak Fiil

set out to

…'e kalkışmak/koyulmak/girişmek.
He set out to reform the world: Dünyayı islâh etmeye kalkıştı.

set out to sea

denize açılmak Fiil

set pen to paper

eline kâğıt kalem almak Fiil

set pen to paper

yazı yazmaya başlamak Fiil

set pen to paper

yazmaya başlamak Fiil

set pen to paper

kâğıt kaleme sarılmak Fiil

set seal to a document

bir belgeye mühür basmak Fiil

set someone to bothering someone else

musallat etmek Fiil

set someone to resolve firmly (to do sth

azmettirmek Fiil

set someone to work

birini bir işe oturtmak.

set spurs to

mahmuzlamak.

set the shutter to delayed action

kameraya poz vermek Fiil

set-to

dövüş, çarpışma, vuruşma, dalaşma, arbede, mübareze. İsim

to set a low value on a stock

hisse senedine düşük fiyat vermek Fiil

to set about

başlamak, girişmek, teşebbüs etmek.

to set the compensation

tazminatı tespit etmek Fiil

to set up a government in exile

sürgün hükümeti kurmak Fiil