stitches -> stitch

  1. İsim, Tekstil Sanayii dikiş
  2. teyel, ilmik.
  3. dikiş tarzı.
  4. zerre, en ufak parça/şey.
    He wouldn't do a stitch of work: En ufak bir işe elini sürmez.
  5. şiddetli böğür ağrısı.
  6. yürüyüş mesafesi.
  7. (dikiş) dikmek.
  8. zımbalamak, tel zımbası ile birbirine eklemek.
    to stitch cartons.
kenar dikişi. İsim
ilik dikişi.
zincir işi, zincir dikiş. İsim
çapraz dikiş
ilmek atlamak Fiil
ilmek kaçırmak Fiil
sökük
goblen
merdiven biçimli dikiş. İsim
overlok İsim
saten dikişi, (nakışta) sarma işi.
yırtığı/yarayı dikmek, dikerek tutturmak.
Zamanında onarılan küçük bir hata büyük zararları önler.
sırsıklam, çok ıslanmış.
bütün yelkenleri fora.
çırılçıplak.
She hasn't got a stitch on: Çırılçıplaktı.