1. (bir yandan öbür yana) geç(ir)mek.
  2. (bir yolda) gidip gelmek, ileri/geri hareket et(tir)mek.
  3. (boyunca) uzanmak.
    A covered bridge traverses the stream.
  4. aşmak, geçmek.
    The climbers traversed the east face of the mountain with ease.
  5. yana kaydırmak/hareket ettirmek.
  6. dikkatle incelemek/muayene etmek, gözden geçirmek.
  7. engellemek, engel olmak, karşı gelmek.
  8. yalanlamak, inkâr etmek, reddetmek, aksini söylemek.
  9. Hukuk iddiayı reddetmek.
  10. Denizcilik topu yana döndürmek/çevirmek/tevcih etmek.
  11. (karşıdan karşıya) geçme, geçiş.
  12. engel, mania.
  13. enine/çapraz çizgi.
  14. geçit, karşıdan karşıya geçiş yolu.
  15. çapraz kısım/parça, travers.
  16. Denizcilik geminin volta seyri.
    traverse sailing: volta seyri.
    traverse table: volta cetveli.
  17. istihkâmın ara/enine siperi.
  18. (topu) yana döndürme/çevirme, tevcih etme.
  19. Makine takım tezgâhında (a) hareketli parça, (b) bu parçanın hareketi.
  20. Hukuk iddiayı reddetme, inkâr, red.
  21. arazi sürveyinde ölçülen arazi kesimi.
    traverse survey: poligon usulü ölçme.
  22. aykırı, çapraz, enine.
(US) devriye koluna çıkmak Fiil
yana dönüş alanı
karşı tarafın bütün iddialarını reddeden layiha
karşı tarafın iddialarını reddeden gerekçeli layiha
teknik itiraz
yol resimi
yol resmi
…i reddetmek Fiil
…e itiraz etmek Fiil
…e karşı çıkmak Fiil
çölü geçmek Fiil
(köprü) bir ırmağın karşısına geçmek Fiil
bir suçlamayı reddetmek Fiil
rota bildiricisi, geminin rotasını göstermek için kullanılan delikli tahta.
bir hukuk veya ceza davasında muhakeme icra ve karar ittihaz eden jüri
diğer tarafın iddialarını reddeden layiha
perde askı rayı.
birinin planlarını baltalamak Fiil
volta cetveli
okyanusu geçmek Fiil
(ışıldaklar) göğü taramak Fiil
karşılıklı iddiaların reddi