1. Fiil yıka(n)mak.
    to wash a dress. wash your hands and face. I always wash before eating dinner.
    wash
    clean: tertemiz yıka(n)mak, yıkayıp arıtmak/paklamak.
    He washed (his face) clean before coming downstairs.
  2. Fiil temizle(n)mek.
    She washed the mud off her dress.
  3. Fiil (günahtan, suçtan, vb.) arıtmak, arınmak.
    He washed from sin.
  4. Fiil (su, rüzgâr vb. ile) sürükle(n)mek.
    The storm washed our boat ashore. The boat had washed ashore in the night.
  5. Fiil ıslatmak, ıslanmak.
  6. Fiil (su, dalga vb.) aşındırmak.
    The storm washed gulleys in the mountain.
  7. Fiil yaldızlamak, ince boya tabakası ile kaplamak.
  8. Fiil çamaşır yıkamak.
    She washes for a living.
  9. Fiil ıslatmak, silmek.
  10. Fiil (kumaş) yıkanmaya dayanmak, çekmemek, büzülmemek, solmamak.
    that cloth washes well.
  11. Fiil doğru/gerçek/inandırıcı olmak, doğruluğu kanıtlanabilmek.
    That story won't wash (with me).
  12. Fiil
    wash away: (su/rüzgâr vb.) aşın(dır)mak, sürüklemek, alıp götürmek.
    This topsoil tends to wash away.
  13. Fiil kumu yıkayıp altın filizini ayırmak.
  14. İsim yıka(n)ma.
    give the car a wash.
  15. İsim çamaşır.
  16. İsim bir defada yıkanan şeylerin tümü.
  17. İsim akış, akıntı.
  18. İsim gemi çarkının/kürek palasının hasıl ettiği su akıntısı.
  19. İsim losyon, ağız suyu, tuvalet suyu.
  20. İsim ilâçlı losyon.
    eyewash. to apply wash to a skinned knee.
  21. İsim yaldız, badana, ince tabaka boya, kaplama.
    This tray has a gold wash: Bu tepsi altın suyuna batırılmış.
  22. İsim (denizin/nehirin aşındırdığı) toprak, sel yatağı/ çukuru.
  23. İsim bataklık.
  24. İsim sığ su birikintisi, ince dere.
  25. İsim sığlık, denizin/nehirin sığ yeri.
  26. İsim akarsu yatağı.
  27. İsim, Jeoloji suyun sürükleyip biriktirdiği alüvyon.
  28. İsim
    dry wash ile ayni anlama gelir. (Batı ABD) kuru sel yatağı
  29. İsim yal, sulu mutfak artığı.
    hogwash: domuzlara verilen sulu yemek artıkları.
  30. Sıfat yıkanabilir, yıkanmaya dayanır.
    a wash dress.
birinin kirli çamaşırlarını ortaya dökmek, gizli rezaletleri/yolsuzlukları açığa çıkarmak.
elini eteğini çekmek, artık karışmamak, ilgilenmemek, sorumluluğu üzerinden atmak, sıyrılmak.
(a) elini eteğini çekmek, ilişiğini kesmek, ilgisi kalmamak.
We washed our hands of politics long
ago. (b) sorumluluğu üzerinden atmak, işi başından savmak.
The school washed its hands of the students' behaviour during spring recess.
maaş pazarlığına karışmamak Fiil
beyin yıkama
oto yıkama
araba yıkama
(a) (utandırıcı bir durum) eninde sonunda /günün birinde ortaya çıkmak, herkesçe duyulmak, şayi olmak,
(b) sonu iyi gelmek, sonunda her şey düzelmek/temize çıkmak.
yıkanıp kurutulmuş fakat ütülenmemiş çamaşır. İsim
wash2 (15). İsim
wash ile ayni anlama gelir. (Batı ABD) kuru sel yatağı
otomobili yıkamak Fiil
arabayı yıkamak Fiil
palavra
saçma
jet motorunun gerisinde oluşan hava cereyanı.
bir şeyi yıkanmak üzere vermek Fiil
mide yıkama İsim, Tıp
gastrik lavaj İsim, Tıp
boyası yıkanınca çıkar
ıslak (yıkanmış fakat kurutulmamış) çamaşır.
sudan geçirmek Fiil
bulaşıkları yıkamak Fiil
navlun ücretinde yüzde 20 indirim yapmak Fiil
araba yıkamak Fiil
halı yıkamak Fiil
karaya vurmak Fiil
kıyıya sürüklemek Fiil
su ile sürüklemek Fiil
yalak
çamaşır kazanı
yalak
bulaşık bezi
çamaşır günü
altın kumu
kirli çamaşırlarını ortaya dökmek, aile sırlarını açıklamak.
(a) yıkayıp arıtmak, tertemiz yapmak.
To wash down a car. (b) su vb. içerek yutmayı kolaylaştırmak.

To wash chicken down with wine.
arabayı yıkayıp temizlemek Fiil
yıkanabilir kumaş(lar). İsim
altın elde etmek için çakılları elekte yıkamak Fiil
her tehlikeye göğüs germek Fiil
(Br) kâr bırakmak Fiil
güderi
çamaşır ipi
(a) yıkanıp temizlenmek/çıkmak.
This stain didn't wash out: Bu leke çıkmadı. (b) su ile sürüklenmek/yıkılmak.

The road was washed out during the storm. (c) solmak, yıkanınca rengi atmak, (d)
k.d. iptal etmek.
The whole plan was washed out. (e)
argo elenmek, başaramamak, tardedilmek, kovulmak.
He washed out after one semester.
bir yolu yıkamak Fiil
güverteyi fırça ile yıkayıp temizlemek Fiil
gemiden denize atmak Fiil
bulaşık bezi
zararına satış: bir malı zararına satıp 30 gün içinde tekrar satınalma (vergi hilesi için). İsim
borsa dalaveresi: fazla ilgi gördüğü intıbaını uyandırmak için bir hisse senedinin satıcı ajanı tarafından alınması. İsim
(US) borsa manevraları yapmak Fiil
güverteyi fırçalayarak temizlemek Fiil
(küçük bir grup spekülatörün) kendi aralarında (belirli bir hisse senedini) almaları ve satmaları İsim
fiyatını yukarı çekmek ve yatırımcıları cesaretlendirmek amacıyla
(a) elini yüzünü yıkamak, iyice yıkanıp temizlenmek, (b) bulaşık yıkamak.
I'll wash up the dishes.
(c)
be washed up: silinmek, yıldızı sönmek, unutulmak.
bir sözleşmeyi otomatik olarak iptal etmek Fiil
bulaşık yıkamak Fiil
çalkamak Fiil
çalkalamak Fiil
Hilton lavabo İnşaat
oto yıkama servisi