etki ajanı
İsim, Siyaset-Ulusl. İlişkiler
adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs
İsim, Hukuk
yargı görevini yapanı etkilemeye teşebbüs
İsim, Hukuk
siyaset alanında etkisi olmak
Fiil
dışardan gelen etkilerin kontrolü altında olmak
Fiil
alkolün etkisi altında olmak
Fiil
alkol etkisi altında olmak
Fiil
birinin etkisi altında olmak
Fiil
bir etkiden kurtulmak
Fiil
birini nüfuzu ile etkilemek
Fiil
birinin etkisi altında olmak
Fiil
birinin etkisi altına girmek
Fiil
bir etkiyi nötrleştirmek
Fiil
bir etkiye karşı mücadele etmek
Fiil
kaderini belirleyici etki
belirleyici etki
İsim, Rekabet Hukuku
alkollü araç kullanma
İsim, Hukuk
nüfuzu ile etkilemek
Fiil
biri için piston yapmak
Fiil
birinin üzerinde nüfuzunu kullanmak
Fiil
biri üstünde yakışıksız biçimde nüfuz kullanmak
Fiil
bütün etkisini kullanmak
Fiil
biri (hâkim veya bir memur) üzerinde kanunsuz ve usulsüz nüfuz kullanmak
Fiil
dışarının etkisiyle yönetilen hükümet
biri üzerinde nüfuzu olmak
Fiil
bütün nüfuzumu kullanacağım
hâkim veya bir memurun üzerinde kanunsuz ve usulsüz nüfuz kullanma
etki, tesir.
to have an influence on something: bir şeyi etkilemek.
under the influence of fear: korku tesiriyle, korkudan.
under the influence of drink: içki tesiriyle, sarhoşlukla.
a good/bad influence: iyi/kötü etki.
nüfuz, hüküm, baskı.
He has got influence: nüfuzludur, sözü geçer.
to use one's influence to get a job.
undue influence: nüfuz suiistimali, nüfuzunu kötüye kullanma.
to exert an influence (= to bring influence) to bear on sth: bir şey üzerinde bütün nüfuzunu kullanmak, baskı yapmak.
to bring every influence to bear (in order to): (… için) elinden geleni yapmak, her çareye başvurmak.
to have far-reaching influence: geniş/büyük nüfuz sahibi olmak, sözünü her yerde geçirmek.
nüfuzlu/sözü geçen kimse,
argo piston.
man of influence: nüfuzlu/sözü geçen kimse.
esir, yıldızların yaydığına ve insanların mukadderatını etkilediğine inanılan ışınlama/radyasyon.
Astroloji
irkilim, (elektrostatik) endüksiyon.
Elektrik-Elektronik
etkilemek, tesir etmek, etki/tesir altında bırakmak.
Don't let him influence you = Don't be influenced by him: Onun etkisi altında kalma.
I don't want to influence your decision: Vereceğin karara tesir etmek istemem.
zorlamak, baskı altında tutmak, zorla/baskı ile yaptırmak, ikna etmek, kandırmak.
My father influenced me to accept the job: Babam işi kabul için beni zorladı.
bir kararı etkilemek
Fiil
bir kararda etkili olmak
Fiil
birini olumlu etkilemek
Fiil
birinin birşeyi yapmasında etkili olmak
Fiil
birini birşey yapma konusunda etkilemek
Fiil
bir şeyi epey etkilemek
Fiil
bir şeyin üzerinde kötü etkisi olmak
Fiil
olayların seyrini etkilemek
Fiil
halihazırdaki düşünceyi etkilemek
Fiil
mevkiini pistonla elde etmiş olmak
Fiil
arkadaş çevresinin etkisi
İsim, Psikoloji
arkadaş etkisi
İsim, Psikoloji
sanat dünyasında etkili kişiler
İsim
sanat dünyasında etkili olan şahıslar
İsim
bir etkiye karşı direnmek
Fiil
etki alanı (ekonomik yönden az gelişmiş ya da askeri gücü zayıf bir bölgenin , büyük bir gücün yönetimi altında olması
nüfuz sahibi olmak için mücadele etmek
Fiil
kendini kötü etkiye maruz bırakmak
Fiil
siyasi nüfuzunu kullanmak
Fiil
sarhoş edici içkinin etkisi altında
şarhoş edici içkinin etkisi altında
nüfuzu kötüye kullanma
Hukuk
yakışıksız nüfuz kullanma
herhangi bir kimse üzerinde onun irade serbestisini ihlal edecek nitelikteki haksız ve kanunsuz tesir
bir vasiyetnameyi hazırlayanın üzerinde nüfuzunu kötüye kullanmak
Fiil
büyük nüfuz sahibi olmak
Fiil