(üzerinde) ısrarla durmak.
insist on a point. insist on the importance of being punctual.
Fiil
sebat etmek, davasından/iddiasından vaz geçmemek, ısrarla iddia etmek.
He insists that he is right.
Fiil
ısrarla talep etmek, kesinlikle istemek.
I insisted that he should come with us = I insisted on his coming with us.
I insist on obedience: Kesinlikle itaat isterim.
Fiil
bir kulağından girip öbüründen çıkmak
Fiil
bir talep üzerinde ısrar etmek
Fiil
taleplerinde ısrar etmek
Fiil
itaat edilmesi konusunda ısrar etmek
Fiil
hakkı üzerinde ısrar etmek
Fiil
hakkı üzerinde durmak
Fiil
haklarından vazgeçmek
Fiil
ödeme için ısrar etmek
Fiil
ödenmesi konusunda ısrar etmek
Fiil
fikri üstünde ısrar etmek
Fiil
ısrar etmek, direnmek, ayak diremek.
He insists on working late every night. To insist on one's innocence = insist that one is innocent: suçsuz olduğunu ısrarla söylemek.
bir nokta üzerinde ısrar etmek
Fiil
suçsuz olduğu konusunda ısrar etmek
Fiil