içermek, içine almak, ihtiva etmek.
Housekeeping involves cooking, washing dishes, sweeping and cleaning.
Geçişli Fiil
etkilemek, tesir etmek, tesiri altında bırakmak.
These changes in the business involve the interests of all the owners.
Geçişli Fiil
ihata etmek, kapsamak.
Geçişli Fiil
involve in/with: karış(tır)mak.
Don't involve me in your quarrel. He is involved in the scandal.
Geçişli Fiil
involve in/with: (derde/müşkülâta vb.) sokmak, uğratmak, duçar etmek, sürüklemek, (borca) bat(ır)mak.
A plot to involve one government in a war with another. They are deeply involved in debt. Don't involve yourself in unnecessary expense.
Geçişli Fiil
yol açmak, sebep olmak, methaldar etmek/olmak.
One foolish act can involve you in a good deal of trouble.
Geçişli Fiil
(hissen, çıkarları yönünden vb.) bağlamak, tâbi kılmak.
Geçişli Fiil
(zihnini/fikrini) çelmek/işgal etmek, (kendini/benliğini) vermek, dalmak.
to be involved in one's work. She was involved in working out a puzzle.
Geçişli Fiil
sarmak, kuşatmak, sarıp sarmalamak, bürü(n)mek.
to involve an issue in obscurity. The outcome of the war is involved in doubt.
Geçişli Fiil
sarmak, örtmek, kaplamak.
Geçişli Fiil
sarılmak, yumak haline gelmek.
The serpent involved his scaly folds.
Geçişli Fiil
gerektirmek, icap ettirmek, istilzam etmek, mucip olmak, zarurî/gerekli/lüzumlu kılmak, ihtiyaç göstermek.
The job involves long hours. To accept the position you offer would involve my living in London.
Geçişli Fiil
üst almak, bir sayıyı bir kuvvete yükseltmek.
Geçişli Fiil, Matematik
karışık/anlaşılmaz hale getirmek, muğlâklaştırmak.
Geçişli Fiil
masraf yapılmasını gerektirmek
Fiil
çok masrafa mal olmak
Fiil
çok masrafa mal olmak
Fiil
birinin New York'ta oturmasını gerektirmek
Fiil
birini bir suça karıştırmak
Fiil
birini kavgaya karıştırmak
Fiil
birini kötü bir işe karıştırmak
Fiil
birini birşeye katmak
Fiil
birini birşeye dâhil etmek
Fiil
birini birşeye bulaştırmak
Fiil
birinin birşeye katılmasını istemek
Fiil
mala el koymayı gerektirmek
Fiil