bütün ümitleri yok etmek
                        
Fiil                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        televizyona çıkma sıklığını azaltmak
                        
Fiil                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        biriyle yazışmayı kesmek
                        
Fiil                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        gâvura kızıp oruç bozmak, öfke ile kalkıp zararla oturmak, keskin sirkenin zararı küpüne dokunmak, bindiği dalı kesmek.
                        
                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        öfke ile kalkıp zararla oturmak, başına dert açmak, gâvura kızıp oruç bozmak, keskin sirkenin zararı küpüne dokunmak.
                        
                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        ayağını yorganına göre uzatmak.
                        
                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        isteklerini geri bırakmak
                        
Fiil                        
                    
                 
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        ortalıkta bir tehlike sezmek
                        
Fiil                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        tecrübe/hüner kazanmak, görgü/bilgi ve tecrübesini ilerletmek.
                        
                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        zararı azaltmak, zarardan kâr etmek.
                        
                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        acele uzaklaşmak için palamarı kesmek.
                        
                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        bindiği dalı kesmek, kendi kendine zarar vermek.
                        
                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        (koloni) anavatandan kopmak
                        
Fiil                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        bağımsızlığını ilan etmek
                        
Fiil                        
                    
                 
                
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        (bir şeyi) küçük yaşta/çok erken öğrenmek, tecrübe ile/yaparak öğrenmek. 
 He cut his eye teeth as a  carpenter: Marangozluğu küçük yaşta öğrendi.
                        
                        
                     
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        kendi kendine zarar vermek
                        
Fiil                        
                    
                 
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        birinin boğazını kesmek
                        
Fiil                        
                    
                 
                
                
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        Saçmalamayı kes!
                        
Ünlem, Deyim                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        Zırvalamayı bırakır mısın!
                        
Ünlem, Deyim                        
                    
                 
                
                
                
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        (a) ayağını kaydırmak, plânlarını bozmak, (b) delillerini çürütmek.
                        
                        
                    
                 
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        işi kendisi için biçilmiş kaftan olmak
                        
Fiil                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        işi başından aşkın olmak
                        
Fiil                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        işi başından aşmak, işi çok zor olmak.
                        
                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        göğüs dekolteli
                        
Sıfat, Giyim ve Moda                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        çehre, yüz ifadesi, dış görünüş.
                        
                        
                    
                 
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        yabancı ülkelerde yardım programında kesinti
                        
                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        yabancı ülkelere yardım programında kesinti
                        
                        
                    
                 
                
                
                
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        dal kesimi: çokdeğerli karmaşık bir işlevin, bir dalını tanımlamak için kullanılan ve tekil noktalardan oluşan eğri ya da doğru.
                        
İsim                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        parlak kesim: elmas vb.'nin ağırlığından en az feda edip en çok parıltı gösterecek şekilde kesilmesi 
 (en çok 58 yüzlüsüne raslanan taban tabana iki piramit şeklinde 18-104 yüzlü cisim).
                        
                        
                     
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        alabros: fırçavari saç kesimi/traşı.
                        
İsim                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        bütçe kesintisi
                        
İsim, Ekonomi                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        bölüşmeli reasürans anlaşmasının feshedilmesi halinde
                        
                        
                    
                 
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        reasürörün cari rizikolar ve muallak hasarlarla ilgili sorumluluğunu da aynı zamanda sona erdiren hesap şekli
                        
                        
                    
                 
                
                
                
                
                
                
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        savunma bütçesindeki kesinti
                        
                        
                    
                 
                
                
                
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        (sinema filmi ya da televizyonda) baskıya ve dağıtıma hazır film
                        
                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        yiyecek maddeleri kısıntısı
                        
                        
                    
                 
                
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        tek-kesim, kıymetli taşın üst ve altta sekizer yüz olacak şekilde kesilmesi.
                        
İsim                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        uzak durmak, dikkatli/tedbirli davranmak
                        
Fiil                        
                    
                 
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        çizgili oyma: çizgilerden veya siyah-beyaz alanlardan oluşan klişe.
                        
İsim                        
                    
                 
                
                
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        elektrik kesilmesi
                        
İsim, Enerji ve Tabii Kaynaklar                        
                    
                 
                
                
                
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        kestirme (yol, yöntem vb.). 
 shortcut methods.
                        
                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        tek-kesim, kıymetli taşın üst ve altta sekizer yüz olacak şekilde kesilmesi.
                        
İsim                        
                    
                 
                
                
                
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        vergi indirimi
                        
İsim, Vergi ve Gümrük                        
                    
                 
                
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        aşmak, üstün olmak, ötesine geçmek, sınırını geçmek. 
 The new tax program cut across party lines.
                        
                        
                    
                 
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        ...'in aleyhine olmak
                        
Fiil                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        ...'in elini zayıflatmak
                        
Fiil                        
                    
                 
                
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        (a) (ucunu kesip) kısaltmak, yontmak, (b) kısıtlamak, kısmak, azaltmak. 
 Steel production has been  cut back in recent months. (c) durdurmak, tatil etmek, (d) geri dönmek, hızla dönüp geri gitmek.
                        
                        
                     
                
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        (a) işin kolayına bakmak, kısa yolu/kolay yöntemi tercih etmek, kaçamak yolu ile bir işten sıyrılmak, 
 (b) tutumlu davranmak, gereksiz masrafları kısmak.
                        
                        
                     
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        (a) kestirmeden gitmek. 
 I cut corners going home in a hurry. (b) tutumlu davranmak, masrafları 
 kısmak, tasarruf yoluna gitmek, (c) acele ve baştan savma yapmak.
                        
                        
                     
                
                
                
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        (a) 
 cut down on ile ayni anlama gelir. azaltmak, kısmak, kısıtlamak.  
Tom had to cut down expenses.  The doctor told him to cut down (on) smoking and drinking. (b) (elbiseyi) küçültmek/daraltmak. 
 She cut down her old coat to fit her daughter. (c) (ağaç vb.) devirmek, kesmek. 
 to cut down a tree with an axe. (d) (kılıç, süngü vb.) vurup öldürmek, (e) (hastalık) öldürmek, sakat/kötürüm etmek. 
 The prince was cut down by a rare disease when only 25. (f) fiyatı indirmek, daha ucuz fiyata razı etmek. 
 At first they wanted $99, but we cut them down to $60.
                        
                        
                     
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        fiyatlarda indirim yapmak
                        
Fiil                        
                    
                 
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        yaprak
                        
Bilgi Teknolojileri                        
                    
                 
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        (a) (araba) önüne geçmek, yolunu kesmek, iki taşıt arasına girmek. 
 A speeding car cut in and nearly  caused an accident. (b) söze karışmak, (birisinin) sözünü kesmek. 
 Don't cut in while I am talking, you can say what you want later. (c) danseden çiftin eşini elinden almak, (d) 
 elekt. devreye girmek/sokmak, çalıştırmak. 
 He threw the switch and cut in the motor: Şalteri kapayıp motoru çalıştırdı. (e) 
 k.d. dahil etmek, aralarına almak. 
 When Bill's friends got a big contract, they cut Bill in.
                        
                        
                     
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        (a) azaltmak, küçültmek, -e indirgemek/irca etmek, (b) söze karışmak, (c) yarmak, bir parça kesmek.
                        
                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        temettüsünü indirmek
                        
Fiil                        
                    
                 
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        (a) (bağını/ipini vb.) kesmek/koparmak. 
 The thief hastily cut the boat loose from its anchor.  (b) (baskıdan vb.) kurtulmak, serbest kalmak. 
 The boy left home and cut loose from his parent's control. (c) 
 k.d. taşkınlık/sululuk yapmak.
                        
                        
                     
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        (a) (bir durumdan/gruptan) ayrılmak, kurtulmak, serbest kalmak, ilişkiyi kesmek, (b) (tahakkümden/kontroldan 
 vb.) kaçmak, kurtulmak, sıyrılmak, yakayı sıyırmak, (c) işi ciddiye almak, sıkı davranmak. 
 After losing the first game, he really cut loose and won the second match easily. (d) 
 k.d. eğlenmek, cümbüş etmek, 5. 
 get loose: kurtulmak, serbest kalmak.
                        
                        
                     
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        kâr haddini indirmek
                        
Fiil                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        mıh, çivi, döşemeci çivisi.
                        
İsim                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        (a) yolunu kesmek, önüne çıkmak, önlemek, (b) sözünü kesmek, (c) ânide durdurmak, faaliyetine son vermek, 
 (d) (mirasından) mahrum etmek, vasiyetnameden çıkarmak, (e) ayırmak, ilgisini kesmek. 
 After graduation she was cut off from her college friends. 
 to be cut off in the prime of life: genç yaşta ölmek.
                        
                        
                     
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        (a) (metinden) çıkarmak/silmek, (b) (hayvanı) sürüden ayırmak, (c) (trafikte) sıradan/şeritten ayrılmak, 
 sollamak, (d) 
 argo birdenbire ayrılmak/gitmek, (e) terketmek, bırakmak. 
 My doctor says I must cut out smoking. We cut out the party and went home. (f) kesip çıkarmak, oymak, biçmek. 
 He cut the advetisement out of the mewspaper. (g) 
 mec. yapmak, yaratmak, meydana/vücuda getirmek. 
 The rain and wind have cut out a dip walley. (h) son vermek, bırakmak. 
 Let's cut out the talking and get back to work. (i) (motor) birdenbire durmak. 
 Every time I got my car started the engine cut out after a few minutes. (j) 
 cut out (the) dead wood 
  k.d. islâhat yapmak, bir şeyin (özellikle kurumun) verimsiz/gereksiz kısımlarını ayıklamak, (k) 
 have one's work cut out for one 
  k.d. çok işi olmak, fazlasıyla meşgul olmak, işi başından aşmak. 
 I have my work cut out for me. (l) 
 to be cut out for a job: işine yakışmak, işinin ehli olmak, tam bu işin adamı olmak, … için biçilmiş kaftan olmak. 
 He is cut out for this job: Tam bu işin adamıdır/Bu iş onun için biçilmiş kaftandır. 
 It was clear very early that he was cut out to be an engineer: Daha küçük yaştan mühendis olacağı belli idi. (m) 
 cut someone out: bir işte birinin yerini almak.
                        
                        
                     
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        ormanın satılabilecek bütün kerestelerini kesmek
                        
Fiil                        
                    
                 
                
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        indirimli fiyatla satılan
                        
                        
                    
                 
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        fiyatlarda indirim yapmak
                        
Fiil                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        üretimde kesinti yapmak
                        
Fiil                        
                    
                 
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        indirimli/tenzilatlı fiyat/ücret/tarife.
                        
İsim                        
                    
                 
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        yaprak
                        
Bilgi Teknolojileri                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        kısa kesmek. 
 cut a long story short: uzun sözün kısası, hulâsa, elhasıl.
                        
                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        kısa kesmek (söz, yazı, vb.), birdenbire sona erdirmek. 
 The accident forced them to cut their holiday  short. 
 cut someone short: birinin sözünü birdenbire kesmek.
                        
                        
                     
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        vergilerde indirim yapmak
                        
Fiil                        
                    
                 
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        engelleri kaldırarak yol açmak
                        
Fiil                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        güçlüklerin üstesinden gelmek
                        
Fiil                        
                    
                 
                
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        (sinema , TV) bir sahneden ötekine geçmek
                        
Fiil                        
                    
                 
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        piyasa fiyatından aşağı satmak
                        
Fiil                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        (a) doğramak, (parça parça) kesmek, dilimlere/parçalara ayırmak, parçalamak, (b) 
 k.d. muziplik/yaramazlık/haşarılık/edepsizlik 
 yapmak.
 They got a scolding for cutting up in church. (c) 
 argo üzmek, ıstırap/elem/keder vermek, çok dokunmak/etkilemek. 
 be cut up: çok üzülmek/müteessir olmak. 
 She was really cut up when her husband left her. (d) 
 argo aleyhinde bulunmak, şiddetle tenkit etmek. 
 The writer's latest book was so cut up in the newspapers that few people bought it. (e) bozmak, hezimete uğratmak, mahvetmek.
                        
                        
                     
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        ücretlerde indirim yapmak
                        
Fiil