elder

English-Turkish Translation

  1. (daha) yaşlı, (yaşça) büyük, iki kişiden daha yaşlı olanı.
    my elder brother: ağabeyim.
    Her
    elder daughter is married: Büyük kızı evlidir.
    Our elders: Büyüklerimiz, bizden yaşlı kimseler.

    NOT    : “O benden yaşlıdır” tümcesi İngilizceye “
    He is older than I am.” şeklinde çevrilmelidir.

    “He is elder than I am.”     demek yanlıştır.
  2. kıdemli, yaşlı ve önemli (kişi).
  3. eski, kadim.
  4. ata, cet, ecdat.
  5. ihtiyar (kimse).
  6. kilise mütevelli heyeti üyesi.
  7. Botany mürver ağacı
    (Sambucus nigra).
    dwarf elder: yer mürveri
    (Sambucus ebulus).
    water elder: dağdağan
English-Turkish translations from the Atalay Dictionary, First Edition

English Turkish Phrases

surpass one's elder
boynuz kulağı geçmek Verb
box elder
bir nevi akçaağaç
(Acer Negundo): K. Amerikada yetişir, hafif ve yumuşak kerestesinden mobilya ve oyma işleri yapılır. Noun
dwarf elder
yaban mürveri
marsh elder
bataklık mürveri
(Iva frutescens): ABD'de tuzlu bataklıklarda yetişir. Noun
marsh elder
guelder rose. Noun
poison elder
poison sumac Noun
elder brother
abi
elder brother
ağabey
elder flower
yonca
elder hostel
altmış yaşının üstündeki kişilere birleşik eğitim ve eğlence programı sunan
elder hostel
ABD ve Kanada'da birkaç yüz üniversiteyi içine alan örgüt
elder officer
üst rütbeli subay
Elder or Poetic Edda
10-13'üncü yy. kahramanlık ve efsanevî şiirleri.
elder sister
abla
elder statesman
yaşlı devlet adamı: devlet büyüklerinin fikir danıştıkları emekli, tecrübeli, nüfuzlu eski devlet adamı. Noun
elder statesman
bir şirket veya toplumda fikirlerine saygı gösterilen nüfuzlu kişi. Noun
elder statesman
(Japonyada 1898-1914 yıllarında) emekliye ayrılıp hükümdarın özel meclis üyesi olarak devlet işlerinde
büyük nüfuz sahibi eski politikacı.
Noun
elder title
daha üstün hukuki istihkak
my elder brother
ağabey im
state of being an elder brother
ağabeylik
English-Turkish phrases from Zargan's own database