[bolt]

sürgü
yusufçuk
(Libellula).
sürgü, kapı sürgüsü, sürgülü kilit.
sürgü, kol demiri.
sliding bolt: kapı sürgüsü. Noun
kilit dili/sürgüsü. Noun
cıvata.
nuts and bolts: hırdavat. Noun
fırlama, kaçma/kaçış, firar. Noun
(bir toplantıyı, siyasî partiyi) birdenbire terketme, ânî ayrılış. Noun
(kumaş, duvar kâğıdı vb.) top. Noun
kitabın kesilmemiş sayfaları. Noun

rifle bolt ile ayni anlama gelir. tüfek mekanizması, mekanizma tertibatı. Noun
(su, ergimiş cam vb.) fışkırma. Noun
kısa ok. Noun
yıldırım. Noun
kalas. Noun
(üzerinde odun kesilen) kütük. Noun
sürmelemek, sürgülemek, kilitlemek, cıvata ile birbirine bağlamak. Verb
(siyasî partiden) ayrılmak, (partiyi) desteklemekten kaçınmak.
to bolt a political party. Verb
(ansızın) fırla(t)mak.
He bolted out of the room in a rage.
make a bolt for it: tabanları
kaldırmak, tüymek.
make a bolt for something: bir şeye doğru atılmak/koşmak.
Verb
ağzından kaçırmak, düşünmeden söylemek. Verb
alelacele yemek, çiğnemeden yutmak.
He bolted his breakfast and ran to school. Eat slowly and don't bolt your food. Verb
(kumaşı, duvar kâğıdını) dürmek, top yapmak, top/rulo haline getirmek. Verb
(avcılıkta tilkiyi vb.) deliğinden çıkarmak. Verb
vaktinden evvel çiçek veya tohum üretmek, tohuma kaçmak, tohumlanmak. Verb
elemek, kalburdan geçirmek, (tülbentten) süzmek. Verb
iyice incelemek, ince eleyip sık dokumak, eler gibi dikkatle gözden geçirmek. Verb
ansızın, birdenbire, ânide. Adverb
sürgülemek Verb
demirlemek Verb
sağlam/açık denizlere dayanıklı gemi. Noun
cıvata keskisi. Noun
sürgü çilingiri; cıvata tezgâhı. Noun
beklenmedik/ânî olay, hiç umulmadık iş, tepeden inme, tam sürpriz.
His flunking out of school was
a bolt from the blue for his parents for they thought he studied constantly.
cıvata başı
gizlenme yeri
cıvata deliği
kaçış yolu
mücellit bıçağı. Noun
somun
yelken takviye halatı: sağlamlaştırmak için yelkenin etrafına dikilen halat. Noun, Maritime Traffic
sağlam halat. Noun
cıvata
germe
dimdik.
cıvata anahtarı
sürgü
mezbaha tabancası.
araba cıvatası.
perçin çivisi
gömme başlı cıvata
ispanyolet
yalnız anahtarla kilitlenebilen (yaysız) kilit.
çubuklu kilit
zımba
cıvata deliği
gömme sürgü
sürgü
sürgü
makine cıvatası: 1/4 inç veya daha büyük çaplı, kare veya altıgen başlı cıvata ve somun.
(trene vb) yetişmek için acele etmek Verb
hızla kaçmaya çalışmak Verb
salmastra cıvatası Noun
bolt ile ayni anlama gelir. tüfek mekanizması, mekanizma tertibatı.
sürgü
cıvata
elinden geleni yapmak, her çareye başvurmak, bütün olanakları kullanmak.
/
wad
k.d. elinden geleni yapmak, son gücünü /varını yoğunu harcamak.
kalın dişli cıvata.
saplama
pim
çivi
eklem pimi, çelik.
sürgü, kapı sürgüsü, sürgülü kilit.
/
U-bolt,
is. köprü cıvata, uçları cıvatalı ve somunlu U demiri.
kelebekli cıvata.