çıkış kapısı
Aviation Industry
sınır kapısı
Noun, Public Administration
basküllü geçit parmaklığı
(Br) başkasının otlağında hayvan otlatma hakkı
hemzemin geçit üzerindeki geçiş kapısı
genişletme geçiti aksamı
Information Technology
pusula, yerin mıknatıssal alan yönünü gösteren alet.
kapı: bahçe, ağıl gibi üstü açık yerlerin kapısı.
(park, âbide, sokak vb.'nin) giriş kapısı veya girişteki süslü mimari yapı.
geçit, dağ geçidi, (dağlar arasındaki) boğaz.
yol, ulaşım yolu.
the gate to success: başarı yolu.
(yol/demiryolu geçitlerini kapamaya yarayan) bariyer, tahtaperde, hareketli yolkesici.
Level crossings are often equipped with gates to keep the cars off the track when the train is passing.
(su kanalı, baraj vb.) sürgülü kapak.
(buhar borularında) valf, vana.
(spor vb.) para ile giren seyirci sayısı.
gate money: (maç) giriş ücreti, duhuliye.
(maç vb.) hasılat, seyircilerden alınan toplam ücret.
The two team divided a gate of $4560.
(a)
ingate ile ayni anlama gelir. (kalıba erimiş madenin döküldüğü) delik, (b) (döküm soğuduktan
sonra bu delikte kalan) maden artığı.
geçit: (a) uygulanan gerilim değerine göre elektrik devresini açıp kapayan elektronik düzen, (b) kısa
bir süre elektronik devreyi çalıştıran işaret.
logic gate.
Electronics
içinde testere(ler) bulunan çerçeve.
koridor, uçuş yolu.
Aviation
(alışılan) tarz/yöntem/davranış.
(İngiliz üniversitelerinde) izinsiz bırakmak, öğrencinin okul kapısından çıkmasını yasaklamak.
kapak gövdesi vana mahfazası
yangın musluğu vanası
Noun
kanatlı masa ayağı: açılır kapanır kanadı olan masanın kanadı açıldığı vakit altına konulan menteşeli ayak.
Noun
giriş ücretli spor etkinlikleri
Noun
(maç, yarış vb.) hasılat, toplam bilet ücreti.
Noun
(a) kovmak, kapı dışarı etmek, yol vermek, (nişanlı /sevgili/arkadaş) ilgiyi kesmek, (b) işinden atmak/kovmak,
görevine son vermek.
Altın Kapı: Büyük Okyanusu San Fransisko körfezine bağlayan takriben 3 km. genişliğindeki boğaz.
Noun
baş kapak, kanal başı kapağı.
Noun
damlı kapı: bilhassa İngilterede kilise avlusunda cenazenin konulup papazın beklendiği üstü damlı kapı.
Noun
damlı kapı: bilhassa İngilterede kilise avlusunda cenazenin konulup papazın beklendiği üstü damlı kapı.
Noun
uzaktan kumandalı geçit parmaklığı
Moravya geçidi: Südet ve Karpat dağları arasındaki geçit.
makaralı geçit parmaklığı
zar zor kapıdan girmek
Verb
bir kapıyı hızla açıp merkezi etrafında gidip gelmesine bırakmak
Verb
öndeki araca çok yakın araç kullanmak
Verb
gelgit akıntısının kuvvetli olduğu yer
set, kapak, savak kapağı.
Noun
(şehir/kale duvarlarında) denize/nehire götüren kapı.
Noun