angle

  1. Noun, Geometry açı
  2. Noun geom. açı, zaviye.
    acute angle: dar açı.
    adjacent angles: komşu açılar.
    alternate
    angles: iç/dış ters açılar.
    obtuse angle: geniş açı.
    plane angle: düzlem açı.
    right angle: dik açı.
    spherical angle: küresel açı.
  3. Noun köşe.
    the angles of a building: bir binanın köşeleri.
  4. Noun görüş, noktai nazar.
    He looked at the problem from his own angle: Probleme kendi açısından/noktai nazarından baktı.
  5. Noun (gazetecilike) bir yazıya hâkim olan fikir/temayül. (bkz: slant ) (9).
  6. Noun yön, bir olayın haberde belirtilen tarafı.
    The press played up the politic angle: Basın, olayın politik yönünü ele aldı.
  7. Noun yarar, fayda, menfaat, kazanç fırsatı.
  8. Noun (bkz: angle iron ) (2).
  9. Noun olta çengeli.
  10. Verb açı teşkil etmek, açı yapmak.
  11. Verb belirli bir açıya göre yöneltmek/ayarlamak/tespit etmek.
    to angle a spotlight: ışığı belirli bir açıdan yöneltmek.
  12. Verb (gazetecilikte) belirli bir okuyucu zümresine hitap eden yazı yazmak/yayınlamak.
    She angled her column
    of chitchat toward teenagers: Sohbet köşesini gençlere hitap edecek tarzda yazdı.
  13. Verb ânide başka yöne dönmek.
    The road angles to the right: Yol ânide sağa döner.
  14. Verb zikzak yaparak hareket etmek/gitmek.
    The trout angled down the stream : Alabalık zikzak yaparak akıntıya aşağı gitti.
  15. Verb olta ile balık avlamak.
  16. Verb yaltaklanmak, bir şeyi elde etmek için kurnazca yollara başvurmak.
    to angle for compliment.
yaklaşma açısı
dar açı Noun, Geometry
bitişik açı
benimsenen reklam tutumu
(uçak) yaklaşma açısı
kamber açısı Noun, Transport
kamera açısı Noun, Cinema
merkez açı Noun, Geometry
yarılma açısı
dikler açı: bir açıyı dik açıya (90° ye) tamamlayan açı. supplementary angle Noun
tümler açı Noun, Geometry
bağlantı köşebendi
(optik) dönüşül açı: iç tam yansımanın tümüyle gerçekleştiği en küçük geliş açısı. Noun

critical angle of attack ile ayni anlama gelir. dönüşül saldırış açısı. Noun
ölü açı
sapma açısı
uzaklaşma açısı Noun, Transport
akıntı açısı
ekonomik açı
dış açı.
yüz açısı. Noun
yüz açısı: insan-bilimde kafatası ekseni ile yüze teğet düzlem arasındaki açı.
düz açı, 180°'lik açı. Noun
ön çıkıntı açısı Noun, Transport
tam açı Noun, Geometry
iniş/süzülüş açısı.
saat açısı: gözlemcinin meridyen düzlemi ile bir gök cisminin saat çemberi arasında batıya doğru ölçülen
açı (gök cisminin kaç saat önce gözlemcinin meridyen düzleminden geçtiğini belirtir.
Noun
yaklaşma açısı Noun, Transport
iç açı: (a) bir doğruyu kesen iki paralel doğrunun içinde kalan 4 açıdan herbiri, (b) bir çokgenin kesişen
iki kenarı içinde kalan açı.
iç açı
(uçak) iniş açısı
iniş açısı
yerel saat açısı
bağlantı köşebendi
geniş açı Noun, Geometry
dış açıklık açısı
eğim açısı
düzlem açı
rampa açısı Noun, Transport
içe giren açı, çokgenin 180°'den büyük iç açısı.
yansık açı: 180°-360° arasındaki açı.
dik açı. Noun
dik üçgen Noun, Geometry
doğru açı Noun, Geometry
tümaçı, 360°'lik açı. Noun
tam açı Noun, Geometry
katı açı
küresel açı
bütünler açı Noun, Geometry
vergiye bakış açısı
uç kesim açısı Noun, Construction
dik açı Noun, Geometry
görüş açısı
geniş açı
panjur
paraçol
paraçol
köşeli parantez
köşebent demiri
dirsek
açılı kesme makinesi Noun, Machines
açılı kesme Noun, Machines
açılı kesme hattı Noun, Machines
açılı kesme makinesi Noun, Machines
(bir şeyi) dolaylı yoldan istemek Verb
birşey için can atmak Verb
birşey peşinde olmak Verb
birşey için kıvranmak Verb
dolambaçlı yollardan birşey istemek Verb
lafı bir yere getirmeye çalışmak Verb
birşeyi ima etmek Verb
mahrut dişli
köşebent. Noun

angle/anglebar/L bar/L beam ile ayni anlama gelir. köşebent demiri, L demiri, kesiti L şeklinde olan demir çubuk. Noun
dirsekli kol
haberleri taraf tutarak yansıtmak Verb
haberleri düzenlemek Verb
haberler düzenlemek Verb
avans açısı
yükseklik açısı
yönleme açısı
yaklaşma açısı
uçuş açısı: uçağın kanat ekseni ile rüzgâr doğrultusu arasındaki dar açı. Noun
çıkış/tırmanış açısı: yükselen uçağın yörüngesinin yatay düzlemle yaptığı açı. Noun
değme açısı Noun
temas açısı Noun
kıvrım açısı
belverme açısı
ateş etme açısı
alçalış açısı
iniş açısı
sapma açısı. Noun
yükseliş açısı
sürtünme açısı Noun
vuruş açısı
geliş açısı.
kesişme açısı
gecikme açısı Noun
öndelik açısı Noun
minimum sapma açısı
başverme açısı
polarizasyon açısı Noun, Physics
yansıma açısı.
kırılma açısı.
kesme açısı
yığın açısı
şev açısı
duruş açısı
yuvarlanma açısı: uçağın kanat düzlemi ile yatay düzlem arasındaki açı.
kayma açısı Noun
denklilik açısı
sivrilik açısı
çekme açısı
görüş açısı.
görüş açısı Noun, Cinema
görüş açısı
kayma/sapma açısı: uçağın ekseni ile referans ekseni arasındaki dar açı.
bayrak
filmlerde
televizyonda ve fotoğrafçılıkta alışılmamış bir açıdan yapılan çekim
açılı çekim Noun, Advertising
destek
paraçol
angle iron ile ayni anlama gelir. köşebent demiri, L demiri, kesiti L şeklinde olan demir çubuk.
alan açısı
critical angle ile ayni anlama gelir. dönüşül saldırış açısı.
iltifat beklemek, yaltaklanmak, pohpohlanmaktan hoşlanmak.
küresel açı
geniş açılı objektif