kuruluş sözleşmesinin bir şirkete satmaya müsaade ettiği toplam hisse senedi sayısı
belli bir ipotek tahtında satılabilecek olan toplam tahvil sayısı
bir şirketin tahvil çıkartması
şirket yedeklerinden hissedarlara hisse oranında bedava dağıtılan hisseler
Noun
şirket yedeklerinin hisselere dönüştürülmesiyle elde edilen ve hisse sahiplerine bedava dağıtılan hisseler
Noun
bedelsiz sermaye artırımı
Management
dolaylı vergilerin dış ticarette tabi olduğu işlemler
(borsada) inşaat tahvilleri
Noun
sermaye artırmak için çıkarılan bedelsiz hisse
bedelsiz sermaye artırımı
Management
ikinci derece önemli olan konu
bir dava esnasında zuhur eden ve o davanın esasına taalluk etmeyen ihtilaf
bir dava vesilesiyle ortaya çıkan tali ihtilaf
şirketin ihraç ettiği hisse senedi
(US) şirketin ihraç ettiği hisse senedi
yabancı ülkede yapılan emisyon
sağlıklı tartışmanın ötesinde
seçmenin duygularını etkileyen siyasal kampanya konusu
çok hızlı satılması beklenilen yeni ihraç edilmiş hisse senetleri
Noun
yeni ihraç edilmiş hisse senetlerine karşı talebin büyük olması
başa baş değerinin altında ihraç
başabaş değerin altında ihraç
yay(ınla)ma, neşretme, neşredilme, çık(ar)ma, ihraç etme, dağıtma, dağılma, dağıtım, tevzi etme/edilme.
The issue of new ideas from the pen of a well-known writer. I bought the book the day after its issue.
bank of issue: tedavül bankası.
date of issue: ihraç günü.
issue of shares: hisse senedi ihracı.
Noun
(dergi/mecmua vb.) sayı, nüsha.
Have you seen the latest issue of the magazine? Derginin son sayısını gördün mü?
Noun
yayılan/çıkarılan şey.
Noun
basım, baskı, bir defada basılan/çıkarılan/yayınlanan miktar.
a new issue of commemorative stamps.
Noun
neşir, tabı, yayın, baskı.
The third issue of the poems.
Noun
konu, irdeleme/müzakere konusu.
Argue political issues. Debate an issue.
Noun
(önemli) sorun, mesele, ihtilâf konusu, üzerinde tartışılıp fikir birliğine varılamayan konu.
The real issue is … . Raise a new issue.
Noun
son, sonuç, netice, encam, akibet.
The issue of the game remained uncertain until the last moment. I hope that his enterprise would have a prosperous issue.
bring the matter to a successful issue: sorunu başarılı bir sonuca bağlamak/ulaştırmak.
to hope for a good issue: sonunun hayırlı olmasını dilemek.
Noun
(askerî personele vb.) erzak/teçhizat/cephane dağıtımı.
issue of supplies by the quartermaster. A daily issue of free milk to schoolchildren.
general/government issue: askerlere verilen elbise/teçhizat vb.
issue boots: beylik ayakkabı.
Noun
döl, zürriyet, evlât, nesil, çocuk(lar).
to die without issue.
Noun
gidiş, geliş, geçiş, akış, sudur, zuhur.
the point/place of issue.
Noun
boşalma/çıkış yeri, mecra, mahreç.
Noun
memba, çıkan/fışkıtan şey.
Noun
(a) irin, cerahat, kan (gibi vücuttan çıkan şey), (b) cerahat vb. çıkaran yara.
Noun, Pathology
(arazi ve mülkten sağlanan) gelir, ürün, mahsul, varidat.
Noun, Law
eylem, iş, fiil, amel, muamele.
Noun
yaymak, neşretmek, (tedavüle vb.) çıkarmak, ilân etmek.
Government issues money and stamps. The chimney issues smoke from the fireplace.
Verb
basmak, tab'etmek, yayınlamak.
to issue a book.
issue money: (kâğıt) para basmak/tedavüle çıkarmak.
Verb
(askerlere erzak, elbise, teçhizat, mühimmat vb.) dağıtmak, tevzi etmek.
issue sth to someone = issue someone with sth: birisine birşey vermek.
to issue guns, warm clothing to the troops = issue the troops with guns, warm clothes.
Verb
boşaltmak, dışarı atmak, fışkırtmak.
Verb
gitmek, ilerlemek, atılmak, girişmek, tutuşmak.
to issue forth a battle: muharebeye tutuşmak.
Verb
(resmen) dağıt(ıl)mak, çıkar(ıl)mak, yayınla(n)mak, gönder(il)mek, vermek.
issue passports: pasaport
vermek.
issue a warrant of arrest: tevkif müzekkeresi çıkarmak.
Verb
(kitap vb.) basılmak, tab'edilmek, yayınlanmak, neşredilmek.
No new editions are expected to issue from that press.
Verb
(bir kaynaktan) çıkmak, doğmak, neşet etmek, -den ileri gelmek.
His difficulties issue from his lack of knowledge.
Verb
sonuç vermek, netice hasıl etmek, tahassül etmek, intaç etmek, sonucunu doğurmak.
Verb
soyundan/neslinden gelmek.
Verb, Law
sonuçlanmak, neticelenmek, hasıl olmak.
Profits issuing from the sale of the stock.
Verb
issue in: -e müncer olmak, … sonucuna varmak, akibeti/sonu … olmak.
Verb
sona/nihayete ermek, son bulmak.
Verb
banknot ihraç etmek çıkarmak
Verb
yeni senetler çıkaran bir firmayı destekleyen borsa simsarı
(Br) Bank of England'ın emisyon kısmı
(hisse senedi) ihraç fiyatı
emisyon kuruluşu (yeni menkul kıymetlerin piyasaya ihraç edilmesi ve pazarlanmasını üstlenen kuruluşlar
belirli bir dergi nüshasının ortalama okuyucu tarafından okunduğu kabul edilen süre
menkul kıymetler ihraç etmek
Verb
bir konu üzerinde tartışmak
Verb
(son vasiyetname) kanuni miras
zurnanın zırt dediği yer
Noun
yeni menkul kıymet ihracı
bir seçim kampanyasında seçmenleri en çok ilgilendiren konu
bir seçmenin duyduğu gelirine ve paranın satın alma gücüne ne olduğu kaygısı
bekletici sorun
Noun, Law
mesele-i müstehire
Noun, Law
mesele-i müstehire
Noun, Law
bekletici sorun
Noun, Law
psikolojik sorun
Noun, Psychology
psikolojik problem
Noun, Psychology
halkı şirketin saptadığı fiyattan senet almaya çağırarak uyguladığı ihraç yöntemi
bir şirketin gazetelere ilan vererek
bir şirketin ortaklarına yeni hisse satın alma teklifinde bulunması
şirket tarafından yeni ihraç edilecek hisse senetlerinin
önce eski hissedarlara ellerinde bulundurdukları hisse senetlerinin belli bir oranında teklif edilmesi yöntemi
bedelli sermaye arttırımı
Noun, Banking
şirket yedeklerinin hisselere dönüştürülmesiyle elde edilen ve hisse sahiplerine ücretsiz dağıtılan hisseler
şirket yedeklerinin hisselere dönüştürülmesiyle elde edilen ve hissedarlara ücretsiz verilen hisseler
(hisse senetleri) ikinci seri
ayrıcalıklı tahvil ihracı
rüçhanlı hisse senedi dizisi
seri ihraç (eşit yıllık meblağı ve birbirini izleyen yıllarda geri ödenen tahvil ihracı
ikinci derecede önemli sorun
ikinci derece önemli sorun
başabaş değerin üzerinde ihraç
başa baş değerinin üzerinde ihraç
(Br) her hafta kliring bankaları haricinde özellikle de bankalara önemli kaynak sağlayan iskonto kurumları
gibi mali kurumlardan teklif alınarak satıl
bir yılın sonunda vadesi gelen tahvil
güven sorunu
Noun, Psychology