öff

öğleden sonra tatil
borsa fiyatlarının düşmesi
(a) fena, (b) talihsiz, şanssız, …'den mahrum.
He's badly off for friends: Arkadaştan yana hiç
talihi yok.
Cf.:
well off.
çıkartma (televizyon ya da radyoda , planlanmamış olmasına karşın programın bir bölümünün yayın dışı bırakılması
yakmak Verb
ikiye ayrılmak Verb
ikiye ayrılma
kopuk
defol
soyulmak Verb
sökmek Verb
parçalamak Verb
bedelini ödeyerek bir şeyi yükümlülükten kurtarmak Verb
hesabı kapatmak Verb
hafifleme
kordonla çevirmek Verb
üstüne çizgi çizmek Verb
reasürans sözleşmesinde reasürörün rizikolarla ilgili sorumluluğunun bittiği tarih
kesik
bir emri iptal etmek Verb
feshetmek Verb
vazgeçmek Verb
iptal etmek Verb
geri almak Verb
temettüsüz
temettü süz
kâr paysız
temettü hariç
(otomobil vs ile) ayrılmak Verb
gümrük vergisi alınmış
gümrük vergisi alınmamış
şiddeti azaltmak Verb
(fiyatlar) düşmek Verb
yavaş yavaş gevşeme
tedenni
(fiyatlar) düşme
kaynak olarak kullanmak Verb
tabaktan yiyecek almak Verb
pullanmak Verb
pullanmak Verb
satmak Verb
hile ile oyalamak Verb
aldatmak Verb
kendine yaklaştırmamak Verb
(uçak) kalkış
hareket
gidiş
müdahaleci olmayan
irticalen çalmak Verb
(sanayi) özelleştirme
serbest meslek edinme
yaklaştırmamak Verb
öldürmek Verb
birinden kaçmak Verb
uzay aracı ya da roketin dikey havalanışı
sınırlandırmak Verb
bilgisayar sisteminden çıkmak Verb
çıkıp gitmek Verb
sınırlarını çizmek Verb
evlendirmek Verb
(askerlik) hareket etmek Verb
uyuklamak Verb
off
açıkta Maritime Traffic
off
uzağa, uzakta(ki).
house a mile off: bir mil uzaktaki ev.
You are off the road: Yoldan
uzaklaştın.
keep someone off: birisini uzaklaştırmak.
go off: uzaklaşmak, uzağa gitmek.
far off: çok uzak.
to go off to sleep: uyumak, uykuya dalmak.
to run off: koşarak uzaklaşmak, tüymek.
Adverb
off
ileride, ileriye, öteye, ötede.
They live two blocks off: 2 blok ötede oturuyorlar. Adverb
off
dışarı(ya), dışarıda. (Anlamı çok defa fiilde gizlidir):
to take one's coat off: ceketini çıkarmak.

Hats off! Şapkanızı çıkarınız!
off with your shoes: Ayakkaplarınızı çıkarınız!
to cut someone's head off: birisinin kellesini uçurmak.
Adverb
off
çalışmaz, arızalı, gayrıfaal.
turn the light off: ışığı söndür!
turn the water off: suyu kapat. Adverb
off
tüm, tekmil, tamamen, toptan, hepsi, bütün.
pay off the debt: borcun hepsini ödemek.
kill off
all enemies: düşmanların hepsini/tümünü öldürmek.
beat off the attack: hücumu tamamen püskürtmek.
Adverb
off
izin, tatil.
my day off: izin günüm. Adverb
off
(karadan) uzakta, açıkta.
The ship anchored off İzmir: Gemi İzmir açıklarında demirledi. Adverb
off
yana, tarafa.
The road branches off Konya: Yol Konyaya ayrılır. Adverb
off
indirimli, tenzilatlı.
Ten percent off for cash: Peşin para ile %10 indirimli. Adverb
off
büsbütün, tamamen.
break off a piece of bread: bir parça ekmek koparmak. Adposition
off
-siz/-sız, -den ayrılmış, …'i kaybetmiş.
off balance: dengesiz, dengesini kaybetmiş. Adposition
off
indirimli, tenzilatlı, daha ucuz.
25 percent off the marked price: etiket fiyatından %25 daha ucuz. Adposition
off
terketmiş, kaçınan.
I'm off liquor: İçkiyi terkettim. Adposition
off
uzakta, sapa.
a village off the main road: ana yoldan uzakta bir köy. Adposition
off
-den ayrılan, -ye kavuşan, … ile birleşen.
an alley off 12th street: 12nci caddeden ayrılan bir yol. Adposition
off
uzak, uzakta, uzağa, aşağıya, öteye vb.
keep off the grass: çimlere basmayınız (çimlerden uzak
durunuz).
He jumped off the horse: Attan (aşağıya) indi.
Adposition
off
-den/-dan.
I bought it off him: Bunu ondan satın aldım. Adposition
off
-den/ile yapılmış (yemek vb.).
to make a meal off fish: balıktan yemek yapmak. Adposition
off
-den uzağa.
take the lid off the box: kutunun kapağını kaldır/çıkar. Adposition
off
yanlış, hatalı. Adjective
off
birazcık anormal, kaçık. Adjective
off
iptal edilmiş, battal, hükümsüz, geçersiz.
The agreement is off. Adjective
off
izinli, tatilde, boş, işsiz, âvare.
a passtime for one's off hours. Adjective
off
-dışı.
off season: mevsim dışı. Adjective
off
uzak, öte.
the off side of the wall. Adjective
off
denize doğru, açıklara doğru. Adjective, Maritime Traffic
off
(kriket) karşı taraf sahasında bulunan. Adjective
off
uzaklaşma, uzak oluş/bulunuş hali. Noun
off
(kriket) karşı taraf sahası. Noun
off
başlangıç.
from the off: başlangıçtan beri. Noun
off
defol! çekil! yıkıl!
(Be) off with you!: Yıkıl! Git! Defol! Çek arabanı! Exclamation
ters taraf
sinema ya da televizyon kamerasının alış alanının dışında
çarpık
hesaba katılmayan masraflar Noun
izin günü
irticalen
düzensiz
akortsuz
özel olarak etiketlenmiş bir malın iskontolu düşük kaliteli cinsi
bir malın normal etiketi üzerine işaretlenmiş indirimli fiyat
(US) giriş yasaktır
çevrim-dışı
hat dışı
bağsız
boşaltma
sigortanın bitiminde sigortacının taşıdığı rizikonun da sona ermesi
işlerin durgun olduğu zaman
hava tehlikesinin bitmiş olduğunu gösteren işaret
boş zaman
boşta
bir kerelik yapılan
tek olarak üretilmiş ürün
pul pul olmak Verb
yaprak dökmek Verb
(askeri uçakta) gruptan ayrılıp inişe geçmek Verb
emekliye sevkedilmiş
emekliye sevk edilmiş
emekliye ayrılma
kirişi kırmak Verb
defolmak Verb
inmek Verb
drahoma vermek Verb
boşa çalışma
güçsüz
kopya etmek Verb
erteleme
kâr
komisyon
yürüyerek yola çıkmak Verb
(yüksek sesle veya kendi kendine) bir şeyi iyice okumak Verb
kordon altına almak Verb
yuvarlak yapmak Verb
tamamlamak Verb
pullanmak Verb
tasfiye etmek Verb
likidasyon
yola çıkma
caka (argo)
gösteriş
sorumluluğu bir şeye ya da bir başkasına atma
laçka olmak Verb
(et) biraz ağırlaşmış
(işten kaçmak amacıyla) savuşmak Verb
koparmak Verb
kopuk
bir diğerinin yan ürünü olarak ortaya çıkan bir ürün ya da teknoloji
üç anlamlı bir terimdir
rozetler
ikincisi
vb gibi iyi bilinen bir üründen yararlanmak düşüncesiyle üretilmiş bir ürün
bir şirketin bir bölümünden oluşmuş
ilki
ya da büyük bir şirketin mülkiyetinden ayrılmış bir şirket
yan ürün
sepetlemek Verb
(US) baştan savmak Verb
açıktan geçmek Verb
adımlamak Verb
uğramak Verb
...'i terketmek Verb
anında
çıkarmak Verb
cansız yapmak Verb
birini tepkisiz
iyice azalmak; iyice azaltmak Verb
paylama
tık tık vurarak saymak Verb
işaretleyerek saymak Verb
delâlet
işaret
ihtar
uyarı
yıpranmış
ayrılmak Verb
gitmek Verb
gidivermek Verb
kayıtsız ya da saldırgan
kullanılmaz kılmak Verb, Information Technology
savuşturmak Verb
bir banknot destesini çıkarmak Verb
hali vakti yerinde
bıçakla kafasını uçurmak Verb
sıvışmak Verb
silmek
bozmak Verb
üstesinden gelinmiş
giderilmiş
kıymetini sıfıra indirmek Verb
(Br) zarar olarak kabul edilen miktar
gider kaydetmek Verb, Accounting
çıkarma
zarara geçmek Verb
hesabı kapatmak Verb
bir varlığı giderleştirmek Verb
...'i giderleştirmek Verb, Accounting
  1. ugh