ınadequate

bir amaç için yaya kalmak Verb
elde yeterli neden olmadan karara varmak Verb
yetersiz parası olmak Verb
yetersiz, kifayetsiz, elverişsiz, eksik, noksan, değimsiz, liyakatsiz, yeteneksiz.
inadequate preparation
for an examination: sınava yetersiz olarak hazırlanma.
The food was inadequate for ten people: Yemek on kişiye yetmedi.
Adjective
noksan Adjective
kifayetsiz bedel
tazminatla telafi edilemeyen zarar
eksik bilgi Noun
eksik ve yetersiz bilgi
eksik fiyat
yetersiz hukuki çare
yetersiz kaynak
düşük maaş
yetersiz hüküm
yetersiz hüküm kmü
kötü üslup
yetersiz karşılıkları artırmak Verb
maddi olanakları yetersiz