ıntense

English Turkish Phrases

have intense longing for
gözünde tütmek Verb
intense
şiddetli, son derece büyük/kuvvetli.
intense heat/cold. intense feelings. The patient has an intense will to recover. Adjective
intense
keskin.
blindly intense sunlight. Adjective
intense
müthiş, vahim, ciddî.
an intense gale: müthiş bir kasırga. Adjective
intense
yoğun, kesif, sıkı.
intense study. Adjective
intense
(a) ciddî, gergin, (b) ağır, yorucu, güç, çetin.
an intense life. Adjective
intense
(a) kuvvetli, azimkâr, son derece ciddî.
a very intense person who cares deeply about everything.
(b) ateşli, heyecanlı, coşkun.
an intense young lady.
Adjective
intense desire
ihtiras
intense study
yoğun çalışma
intense young lady
duygusal genç kadın
intense young lady
hassas hanım kız
English-Turkish phrases from Zargan's own database