şans

English Turkish Phrases

Medecins sans Frontieres (MSF)
Sınır Tanımayan Doktorlar Örgütü Noun
pays sans frontiere
uluslararası bir toplum
pays sans frontiere
(Fr) sınırları olmayan bir ülke
sans
-sız/-sızın.
sans doute
şüphesiz, elbette.
sans pareil
eşsiz.
sans serif
düz harfler.
sans-serif: düz, süssüz. Noun
sans souci
tasasız, gamsız, endişesiz.
English-Turkish phrases from Zargan's own database

Turkish-English Translation

  1. break
  2. chance
  3. Noun opportunity
  4. risk
  5. show
  6. shot
  7. luck
  8. fortune
  9. fate
  10. adventure
  11. Noun probability
  12. hit
  13. hazard
  14. cast
  15. tumble
  16. fluke
  17. whack
  18. Noun serendipity
  19. hap
  20. cess
  21. turnup
  22. fortuity
  23. lucky hit
  24. look in
  25. lucky incident
  26. piece of good luck
  27. haphazardness
  28. Noun good luck
  29. licks
Turkish-English translations from Zargan's own database

Turkish-English Phrases

aşırı şans
luck of the devil
binde bir şans
chance in a thousand
büyük şans
big break
düpedüz şans
pure chance
eşit şans
even odds
eşit şans
toss up
görülmemiş şans
bread buttered on both sides
iyi şans
lucky break
iyi şans
good luck
kötü şans
hard luck
kötü şans
knock
kötü şans
hard cheddar
kötü şans
bad break
kötü şans
ill- luck
kötü şans
hard cheese
kötü şans
piece of ill luck
riskli şans
sporting chance
zayıf şans
off chance
şans bu ya, ...
as fortune would have it, ... Adverb
şans bu ya, ...
as luck would have it, ... Adverb
şans dilemek
to cross your fingers Verb
şans eseri
accidentally Adverb
şans eseri
incidentally Adverb
şans eseri
fortuitously Noun
şans eseri
coincidentally Adverb
şans eseri
unintentionally Noun
şans eseri
by chance Noun
şans eseri
luckily Adverb
şans eseri
possibly Adverb
şans eseri
randomly Adverb
şans eseri
haphazardly Adverb
şans eseri
fortunately Adverb
şans eseri
by chance (Kaynak: Evrim Çalışkanları) Adverb
şans eseri birşey yapmak
to come to do something Verb
şans eseri bulmak
to stumble into something Verb
şans eseri olan
fortuitous Adjective
şans eseri olarak
odd enough
şans eseri yapmak
to fall into something Verb
şans eseri, ...
as luck would have it, ... Adverb
şans eseri, ...
as chance would have it, ... Adverb
şans eseri, ...
as fortune would have it, ... Adverb
şans faktörü
chance factor
şans işi
toss- up
şans işi
streak of good luck
şans meselesi
matter of luck
şans oyunu
game of chance
şans oyunu
game of hazard
şans zayıf da olsa başarı elde etmek umuduyla riske girme
on spec
birine şans getirmek
to make sb Verb
birine şans tanımak
to give someone a break Verb
döner şans oyunu çemberi
gambling ring
güç bir durumdan şans eseri kurtuldu
saved by the bell
iyi şans dilemek
to cross one's fingers Verb
iyi şans dilemek
to keep one's fingers crossed Verb
kanuna aykırı şans oyunu
unlawful game
kötü şans eseri
run of bad luck
Turkish-English phrases from Zargan's own database

Turkish Dictionary (Kubbealti Turkish Dictionary)

  1. Baht, tâlih
Summary published in cooperation with Kubbealti Foundation. Please visit www.kubbealtilugati.com for the full entry, including etymologies, detailed senses, usage examples and much more.