şap

göze suyu: bitki gözesi kofulunu dolduran sıvı. Noun
hyaloplasm Noun
sap
özsu, usare.
cellulary sap: göze özsuyu.
crude sap : ham besi-suyu.
raw sap: ham
özsü.
sap green: yeşil zeytin renginde boya.
Noun
sap
hayat verici sıvı (kan vb.). Noun
sap
sapwood. Noun
sap
aptal, ahmak, budala, avanak. Noun
sap
sopa, çomak, topuz, cop. Noun
sap
istihkâm hendeği, düşman siperlerine giden dar ve derin hendek. Noun, Military
sap
özsuyunu/usaresini çekmek/boşaltmak, kanını emmek, tüketmek, bitirmek, mahrum etmek.
Constant tension
at work was sapping my energy. Everyone was sapped of the strength by the sun's heat.
Verb
sap
sopa/cop ile vurmak. Verb
sap
(a) hendek kazmak, (b) hendek içinden giderek gizlice düşmana yaklaşmak. Verb, Military
sap
baltalamak, sinsice zayıflatarak mahvetmek. Verb
Arif olan anlar/ Arife tarif gerekmez/ Anlayana sivrisinek saz.
Arif olan anlar/ Arife tarif gerekmez/ Anlayana sivrisinek saz.
  1. lever
  2. alum
  3. grout
  4. kalinite
  5. rock butter
Foot-and-Mouth Disease Institute Noun, Organizations
to hold a profession Verb
to start someone on a career Verb
sap
thumb piece
sap
hand
sap
straw
sap
string
sap
lug
sap
handhold
sap
ear
sap
helve
sap
cannon
sap
handgrip
sap
handle
sap
heft
sap
haft
sap
hilt
sap
handrod
sap
tiller
sap
bail
sap
tige
sap
tool shank
sap
holder
sap
nib
sap
lifter
sap
stele
sap
stirrup
sap
stock
sap
pull
sap
stalk
sap
scape
sap
stem
sap
stick
sap
grip
sap
podium
sap
gripe
sap
hold
manubrial

Turkish Dictionary (Kubbealti Turkish Dictionary)

  1. Öperken dudakların çıkardığı ses
  2. Nışadıra benzer buruk bir tadı olan, ... meydana gelen antiseptik madde
  3. Su geçirmesini önlemek ve yüzeyini düzeltmek ... çimentodan ibâret döşeme sıvası

sap
Bitkilerde yerden yukarıya doğru başak veya ... düz ve dik kısım