(hasta

English Turkish Phrases

hasta la vista
esenkal, tekrar görüşelim, Allaha emanet ol.
hasta mañana
yarın görüşelim.
English-Turkish phrases from Zargan's own database

Turkish-English Phrases

hasta
diseased
hasta
excessively fond of
hasta
ail
hasta
patient Medicine
hasta
ailing Medicine
hasta
sick person
hasta
under the wheater
hasta
sick Medicine
hasta
unwell Medicine
hasta
ill Medicine
hasta
wan
hasta
invalid
hasta
peaked
hasta
peaky
hasta
peculiar
hasta
pimping
hasta
pindling
hasta
poorly
hasta
streaked
hasta
unhealthful
hasta
bad
hasta
case
hasta
dicky
hasta
distempered
hasta
down
hasta
ill-affected
hasta
indisposed
hasta
mean
(hasta vb) yatağını yapmak
to make up Verb
(akıl) hasta
disordered
ağır hasta
seriously ill Adjective, Medicine
ağır hasta
critical patient Noun, Medicine
ağır hasta bir turistin istediği hastaneye taşınması
medical evacuation
arayıp hasta olduğunu söylemek
to call in sick Verb
Avrupa'nın hasta adamı
the sick man of Europe Noun, Politics-Intl. Relations
ayakta tedavi gören hasta
outpatient
ayakta tedavi gören hasta
out-patient Noun, Medicine
bedenen ve zihnen hasta
diseased in body and mind
biraz hasta olmak
to have a slight illness Verb
birine ayakta tedavi gören hasta muamelesi yapmak
to treat someone as an outpatient Verb
birini hasta etmek
to not agree with someone Verb, Food-Kitchen
çok hasta
dog sick
çok hasta görünmek
to look like death warmed up Verb
daha hasta
worse
devamlı hasta
valetudinarian
durumu kritik hasta
critical patient Noun, Medicine
eve kapanmış hasta
shut in
hasta adam
sick person
hasta bakım personeli
nursing staff
hasta bakımı
patient care Noun, Medicine
hasta bakımı
care of the sick
hasta başı test
point-of-care test (POCT) Noun, Medicine
hasta bekleyicisi
watcher
hasta bir çocuğun başında beklemek
to keep vigil over a sick child Verb
hasta diye memleketine göndermek
to invalid Verb
hasta diye memleketine göndermek
(soldier) to invalid Verb
hasta düşmek
to get sick Verb
hasta edici
sickening
hasta etmek
to make someone ill Verb
hasta etmek
to sicken Verb
hasta gibi
crummy
hasta gibi görünmek
to want some colour Verb
hasta gibi mahsur kalma
confined as a patient
hasta görünümlü
peaky
hasta hakları
patient rights Noun
hasta kimse
invalid
hasta kötüye gitmek
to be a change for the worse of a patient Verb
hasta listesi
sick list
hasta nöbeti
sickroom vigil
hasta numarası yapmak
to allege ill-health Verb
hasta numarası yapmak
to pretend to be ill Verb
hasta numarası yapmak
to play the old soldier Verb
hasta numarası yapmak
to possum to play Verb
hasta odası
sickroom Noun
hasta olan bacağı
her bad leg
hasta olduğunu bildirmek
to report oneself sick Verb
hasta olma korkusu
nosophobia
hasta olmak
to invalid Verb
hasta olmak
to get sick Verb
hasta olmak
to be invalid Verb
hasta olmak
to ail Verb
hasta olmak
to be ill Verb
hasta olmaya eğilimli olma
liability to diseases
hasta oranı
sick rate
hasta otomobili
motor ambulance
hasta raporu
foul bill of health
hasta raporu
sick report
hasta raporu
sick certificate
hasta rejimi
sick diet
hasta tutuklu
sick detainee Noun, Law
hasta vaka sayısı
attack rate
hasta ve yaralı ayırma birliği
clearing unit
hasta ve yaralı ayırma bölüğü
clearing company
hasta ve yaralı ayırma istasyonu
clearing station
hasta yatağı
sick bed
hasta yatağı
sickbed
hasta yatağından kalkmak
to rise from a sickbed Verb
hasta yatmak
to lie ill Verb
hasta yatmak
to be lying ill in bed Verb
hasta yazmak
to put on the sick list Verb
hasta ziyaretçisi
sick caller
hasta ziyareti
sick call
hastanede yatan hasta
hospital patient
hastanede yatan hasta
in-patient Noun, Medicine
hastanede yatmayan hasta
out-patient Noun, Medicine
hayati tehlikesi olan hasta
critical patient Noun, Medicine
işyerine hasta olduğunu bildirmek
to report sick Verb
kadın hasta
female patient
kendini çok hasta hissetmek
to feel as sick as a dog Verb
kritik durumdaki hasta
critical patient Noun, Medicine
kritik hasta
critical patient Noun, Medicine
ölümcül hasta koğuşu
terminal ward
oturaklı hasta koltuğu
bath chair
özel hasta
private patient
ruhen hasta
disturbed
solunum cihazına bağlı hasta
mechanically ventilated patient Noun, Medicine
sosyal sigortalı hasta
panel patient
tedavi altındaki hasta
patient
tehlikeli derecede hasta olmak
to be dangerously ill Verb
telefon edip hasta olduğunu bildirmek
to call in sick Verb
yatan hasta
in-patient Noun, Medicine
yatarak tedavi gören hasta
in-patient Noun, Medicine
yatışlı hasta
in-patient Noun, Medicine
Turkish-English phrases from Zargan's own database

hasta
Sağlığı bozuk ... olmayan kimse