koyun
(Ovis aries).
barbary sheep: yeleli koyun.
bighorn sheep: Kanada koyunu
Noun, Zoology
pösteki, koyun derisi.
Noun
ayrıksın: mensup olduğu topluluğun âdet ve törelerine aykırı davranan kişi.
toplumdan ayrılanları topluma döndürmek
Verb
sürüden ayrılan koyunları sürüye iade etmek
Verb
dağ koyunu
(Ovis montana dalli veya
Ovis dalli): K. Amerikanın kuzeybatısında yetişen iri,
beyaz tüylü, kıvrık boynuzlu yabani koyun.
Noun
dağ koyunu
(Ovis montana dalli veya
Ovis dalli): K. Amerikanın kuzeybatısında yetişen iri,
beyaz tüylü, kıvrık boynuzlu yabani koyun.
Noun
karaman koyunu, iri/yağlı kuyruklu koyun.
Noun
hiç düşünmeden/körü körüne liderini takip etmek.
çobansız sürü gibi (lidersiz halk).
birisine çekingen fakat arzu ve hasretle bakmak.
cezası aynı olduğundan daha ağır suçu da işlemek.
(a) bighorn, (b) dağ koyunu, yabanî koyun.
köyün ortak çayırında koyunları otlatmak
Verb
Koyun ve keçi yetiştiriciliği (NACE kodu: 01.45)
Noun, Trades-Professions
bozkır koyunu
(Ovis vignei).
Noun
iyi/çalışkan/yetenekli olanlarla olmayanları birbirinden ayırmak.
A hard examination intended to separate the sheep from the goats.
(US) bir grup sivilin içinde casus olarak kullanılmak üzere bir subayın kıyafet değiştirmesi
kuzuboğan, kuzu defnesi
(Kalmia angustifolia): dar yapraklı, pembe çiçekli bir funda. K. Amerikada
yetişir, hayvanlar için zehirlidir.
Noun
küçük kuzukulağı
(Rumex Acetocella).
Noun
koyun kenesi
(Melophagus ovinus).
Noun
âşıkane/ürkek/mahcup/arzulu bakış.
Noun
Ailenin yüzkarası, işe yaramaz/serseri ferdi.
koyun postuna bürünmüş kurt, yüze gülüp arkadan kuyu kazan kimse.