defter, kütük, resmî kayıt/sicil/künye defteri.
register of births: nüfus kütüğü.
parish register:
mahalle nüfus kütüğü.
Noun
kayıt, sicil, cetvel, liste, fihrist.
register office: sicil dairesi.
Noun
(ticaret gemisi) uyrukluk belgesi: geminin ait olduğu ülke vb.'ni gösteren resmî belge.
ship's register .
Noun
tescil, sicile geçirme, kaydetme.
Noun
kayıt aracı/ makinesi.
Noun
yazmaç: verilerin saklandığı bellek.
Noun, Information Technology
(a) sesin/müzik aletinin frekans bandı: en ince ve en kalın sesler arasındaki genişlik, (b) (orgda) bir
tek stopla kontrol edilen boru veya teller.
Noun, Music
regulator ile ayni anlama gelir. düzengeç: bir delikten geçen sıcak/soğuk havanın akışını kontrol eden düzenek.
Noun
(a) sayfa düzeni, (satırları) hizalama: kâğıdın iki yüzüne basılan yazı ve kenar boşluklarının tam üstüste
gelecek şekilde ayarı.
in register: bir hizada, hizalanmış.
out of register: hizada değil, hizalanmamış. (b) renk çakışımı: renkli baskıda renklerin kaydırılmadan tam yerine basılması.
Noun, Printing
kaydet(tir)mek, tescil et(tir)mek, sicile/kütüğe geçirmek, kaydolunmak, sicile/kütüğe geçmek/yazılmak.
Verb
(mektup vb.) taahhütlü göndermek.
Verb
(öğrenciyi/seçmeni) kaydetmek.
Verb
(kaydedici alet) kaydetmek, yazmak, basmak.
Verb
(ölçekle) göstermek.
Verb
hizala(n)mak: sayfa düzenini/renk çakışımını sağlamak, kâğıdın iki tarafına basılan satır ve kenar boşluklarını
üstüste getirmek, renkleri çakıştırmak.
Verb, Printing
yüz ifadesi ile (hayret, sevinç, öfke vb.) göstermek/ belli etmek.
His face registered disappointment.
Verb
ticaret gemisine) uyrukluk belgesi vermek.
Verb