-hesitate

ikircimlenmek, tereddüt etmek.
She hesitated to take the job. Intransitive Verb
şüphe etmek, karar verememek, kararsızlık içinde kalmak/ bocalamak.
He hesitated wondering which road to take. Intransitive Verb
çekinmek, imtina etmek.
I hesitate to ask you, but will you lend me some money? I hesitated to ask
you, because you were so busy.
Intransitive Verb
duraksamak, duraklamak.
He hesitated before asking the question. Intransitive Verb
kekelemek, lâfını şaşırmak, ne diyeceğini bilememek, kemküm etmek. Intransitive Verb
hiçbir şey karşısında tereddüt etmemek Verb
hiçbir şey karşında tereddüt dü etmemek Verb
çekinmek Verb
bir şey yapmaya tereddüt dü etmek Verb
bir şey yapmaya tereddüt etmek Verb
birini duraksatmak Verb