-ise

English-Turkish Translation

  1. Suffix (bkz: -ize ).
  2. Suffix Fransızcadan alınan sözcüklere eklenerek nitelik, durum, görev vb. bildirir:
    franchise, merchadise gibi.
English-Turkish translations from the Atalay Dictionary, First Edition

English Turkish Phrases

ISE International Bonds Market
İMKB Uluslararası Tahvil Pazarı (UTP) Noun, Banking
English-Turkish phrases from Zargan's own database

Turkish-English Phrases

ise
if
... ise,
... however,
… ise
in the event that Conjunction, Law
… ise
in the event Conjunction, Law
adam işe alma bürosu
recruiting office Noun
bir işe ağır başlamak
to get a slow start Verb
bir işe başlamak
to start on a job Verb
bir işe başlamak
to come into business Verb
bir işe başvurmak
to put in for a job Verb
bir işe devam etmek
to continue a business Verb
bir işe girişmek
to embark on a business Verb
bir işe girişmek
to plan a piece of work Verb
bir işe girişmemek
to hold one's hand Verb
bir işe girmek
to enter an employment Verb
bir işe halef olmak
to succeed to a business Verb
bir işe koyulmak
to fall to something Verb
bir işe ortak olmak
to participation in a business Verb
bir işe talip olmak
to throw one's hat into the ring Verb
bir işe uygun olmamak
to be unfit for a job Verb
birinde işe yaramak
to work for someone Verb
birini bir işe koymak
to put someone to a trade Verb
birini bir işe sokmak
to ease someone into a job Verb
birini bir işe yerleştirmek
to set someone up in business Verb
birini bir işe yerleştirmek
to set up someone in trade Verb
birini işe almak
to sign someone on Verb
birini işe başlatmak
to start someone in business Verb
boyundan büyük işe girişmek
to bite off more than one can chew Verb
bu işe yaramaz
it serve no useful purpose
ciddi olarak işe başlamak
to get down to work Verb
çıraklar işe almak
to recruit apprentices Verb
çırakların işe alınması
recruitment of apprentices
deneme olarak işe alma
trial engagement
deneme şartıyla işe alma
hiring on probation
eğer … ise
in the event Conjunction, Law
eğer … ise
in the event that Conjunction, Law
eli her işe yatkın
versatile
hemen işe girişmek
to take time by the forelock Verb
hiçbir işe yaramaz
fit for nothing
ilk işe başlama maliyeti
initial cost
işe alım
hiring Management
işe alınabilir
employable
işe alınabilirlik
employability Noun
işe alınamama
unemployability
işe alınamaz
unemployable
işe alınma ehliyeti olmama
incapacity for employment
işe alınmak
to be employed Verb
işe alınmış
in harness
işe alınmış
engaged
işe alışmak
to shakedown in a job Verb
işe alma
recruitment Noun
işe alma
engagement Noun
işe almak
to take on Verb
işe almak
to retain someone Verb
işe almak
to put on the stocks Verb
işe ara verilmesi
interruption of business
işe ara verme
work stoppage
işe atılmak
to go into business Verb
işe başlama
starting in business
işe başlama
induction Noun
işe başlama belgesi
certificate of commencing business
işe başlama belgesi
certificate to commence business
işe başlamak
to take to work Verb
işe başlamak
to start work Verb
işe başlamak
to start in a business Verb
işe başlamak
to set to work Verb
işe başlamak
to start on a job Verb
işe başlamak
to take to business Verb
işe başlamak
to commence business Verb
işe başlanılabilecek tarih
date available
işe başlatma
introduction of business
işe başlatma
induction Noun
işe başlatmak
to set up Verb
işe başlayınca
at one's entrance upon office
işe başvuran
job applicant
işe başvurmak
to apply for a job Verb
işe bir ortak almak
to take a partner into business Verb
işe boğmak
to bury someone in work Verb
işe boğulmuş
anchored in business
işe ciddiyetle girişmek
to buckle down to work Verb
işe çırak almak
to recruit apprentices Verb
işe dayanıklı
heavy- duty
ise de
albeit
ise de
although
ise de
whether
işe devamsızlık
absence
işe dikkatle girişmek
to take it slow Verb
işe dönmek
to return to work Verb
işe dönüş
return to work
işe düşkünlük
devotion to work
işe eğilimli olma
likewise for business
işe ehliyetsiz olmak
to be incapacitated for work Verb
işe elverişli
fit for work
işe elverişli
hard- headed
işe erken gelmek
to turn up early for work Verb
işe gelirken kart delmek
to punch the clock Verb
işe giderken
on the way to business
işe giriş
induction Noun
işe giriş ücreti
starting rate
işe girişmek
to plunge into business Verb
işe girişmek
to engage in business Verb
işe girişmek
to put one's hand to the plough plow Verb
işe girmek
to take employment Verb
işe girmek
to enter into business Verb
işe gömmek
to bury someone in work Verb
işe hevessizlik
disincentive to work
işe iade
reinstatement Noun, Employment
işe işçi almak
to sign on workmen Verb
işe karışma
hand
işe karışmak
to barge in Verb
işe karışmak
to move in Verb
işe karışmamak
to keep one's finger out of the pie Verb
işe karşı tutum
attitude toward work
işe kendi el atmak
to take a hand in the work oneself Verb
işe koşmak
to put to work Verb
işe koymak
to put someone on a job Verb
işe koymak
to place into work Verb
işe koymak
to put in work Verb
işe koyulma
striking out
işe koyulmak
to attack Verb
işe koyulmak
to set to work Verb
işe koyulmak
to settle down to work Verb
işe koyulmak
to buckle down to work Verb
işe koyulmak
to go about Verb
işe koyulmaya hazır etmek
to clear for action Verb
işe sokmak
to place Verb
işe son veren mektup
letter terminating employment
işe soyunmak
to start work Verb
işe soyunmak
to set to work Verb
işe tayin etme
job assignment
ise tutmak
to blacken something with soot Verb
işe uygun
fit for work
işe uygun maaş
salary commensurable with the job
işe uygunluk
vocation Noun
işe uymak
to fit into work Verb
işe yabancı olmak
to be a stranger to the work Verb
işe yanlış yerinden başlamak
to start off on the wrong foot Verb
işe yaramak
to do the trick Verb
işe yaramak
to profit Verb
işe yaramak
to avail Verb
işe yaramak
to serve Verb
işe yaramak
to pay off Verb
işe yaramak
to take Verb
işe yaramak
to come in handy Verb
işe yaramak
to prove useful Verb
işe yaramak
to work Verb
işe yaramak
to pay Verb
işe yaramama
burnout
işe yaramamak
to fall apart Verb
işe yaramamak
to be of no avail Verb
işe yaramayan
unavailing
işe yaramayan at
screw
işe yaramaz
incommodious
işe yaramaz
kaput
işe yaramaz
trifling
işe yaramaz
worthless
işe yaramaz
good- for-nothing
işe yaramaz çalışma yöntemleri
restrictive practices Noun
işe yaramaz kimse
ne'er do well
işe yaramaz olmak
to prove useless Verb
işe yaramaz şeyler
crap
işe yaramazlık
uselessness
işe yarar
effective
işe yarar
serviceable
işe yarar delil
relevant evidence
işe yararlık
expediency
işe yararlık
usefulness Noun
işe yatkın
fit for work
işe yeni alınmış memur
new boy or bug
işe yerleştirme
placement Noun
işe yerleştirmek
to put to work Verb
işe yerleştirmek
to place Verb
işe yönelik dil
business oriented language
işe yönelik terminal
job oriented terminal
iyi bir işe girmek
to step into a good job Verb
karanlık bir işe karışmış
entangled in a shady business
kendini bir işe adamak
to address oneself to a task Verb
kendini işe gömmek
to bury oneself in work Verb
müdahalesi işe yaramamak
to intervene to little purpose Verb
namusluluk işe yarar
honesty pays
ne ise
anyhow
öyle ise
then
öyle ise
under the circumstances
parasını kazançlı işe yatırmak
to lay out one's money to advantage Verb
pek bir işe yaramamak
to not to be up too much Verb
pek işe yaramaz
it is of little avail
Peki ya ... ise?
What if ...?
şu işe bakın ki, ...
as luck would have it, ... Adverb
tasarrufunu bir işe yatırmak
to invest one's saving in a business enterprise Verb
tehlikeli bir işe girişmek
to bell the cat Verb
vaktinde işe gelmek
to keep regular hours Verb
Ya ... ise?
What if ...?
yanlış tarafından işe başlamak
to begin at the wrong end Verb
yeni bir işe girmek
to settle down to a new job Verb
yeniden işe alma
reenlistment
yeniden işe almak
to reemploy Verb
yeniden işe dönmek
to plough back in business Verb
zor işe alışık olmak
to be quite used to hard work Verb
Turkish-English phrases from Zargan's own database