Available on App Store
Get it on Google Play
TR
X
ç
ğ
ı
ö
ş
ü
ascendant
Cozy
English-Turkish
Terms/Phrases
English-Turkish Translation
hüküm, nüfuz, itibar, üstünlük, faikiyet.
Those ideas were in the ascendant = ascendent in the 19th
century: O fikirler 19'uncu yüzyıldan itibarda/revaçta idi.
ata, ced.
(a)
astrol.
doğum vb. ânında burçlar kuşağının doğu ufkundan yükselen noktası, horoskop.
yükselen, yukarı çıkan.
üstün, faik, etkili, nüfuzlu.
Botany
yukarı dönük/kıvrık.
English-Turkish translations from the Atalay Dictionary, First Edition
Indirim kodları, kupon ve kampanyalar için Jarrt
English Turkish Phrases
a politician in the ascendant
yükselen bir politikacı
be in the ascendant
yükselmek
Verb
revert to an ascendant
bir usule intikal etmek
Verb
to be in the ascendant
yıldızı parlamak, talih ve itibarı artmak, galip gelmek, nüfuz sahibi olmak.
His fortunes are in the
ascendant = ascendent: Serveti artıyor.
English-Turkish phrases from Zargan's own database
Please enable JavaScript to view the
comments powered by Disqus.