at length

(a) tamamen, tamamıyla, baştanbaşa, başından sonuna kadar.
He told us his adventures at length.
(b) nihayet, en sonunda.
At length, after many delays, the meeting started. (c) ayrıntılı olarak, bütün ayrıntılarıyla/teferruatiyle, uzun uzadıya.
treat a subject at length: bir konuyu bütün ayrıntılarıyla anlatmak.
speak at (great) length: uzun uzadıya konuşmak.

English-Turkish translations from the Atalay Dictionary, First Edition

Indirim kodları, kupon ve kampanyalar için Jarrt

English Turkish Phrases

consider (a matter) at length

irdelemek Verb

lecture someone at great length

birinin kafasını ütülemek Verb

deal at length about

bir şeyi uzun uzun müzakere etmek Verb

dwell at too great length on details

ayrıntılar üzerinde uzun uzun durmak Verb

hold forth at length on sth

bir konu üzerinde uzun boylu durmak Verb

talk at length in a certain way

veriştirmek Verb

at arm's length

uzak(ta), samimî/dostane değil.

at full length

(a) bütün ayrıntılarıyla/tafsilâtiyle, ayrıntılı olarak, mufassal bir şekilde, mufassalan. (b) boylu

boyunca.
He was lying at full length on the grass: Boylu boyunca çimen üzerine uzanmıştı.
fall all one's /full length on the ground: yere serilmek/yıkılmak, boylu boyuna (yere) düşmek/uzanmak.

at some length

epey uzun süre

deal at arm's length

her iki tarafın da bağımsız olduğu ve birbirlerine hâkim durumda olmadıkları bir alışverişte bulunmak Verb

deal at arm's length with sb

biriyle araya mesafe koyarak iş yapmak Verb

deal at arm's length with sb

bir işlemin tarafların birbirleriyle ilişkisi yokmuş gibi yürütülmesi

discuss at some length

enine boyuna müzakere etmek Verb

dwell at greater length on a subject

bir konu üzerinde uzun uzun düşünmek Verb