backward

  1. Adjective geriye/arkaya/geçmişe dönük/yönelik.
  2. Adjective geri+, dönüş+, ters.
    a backward movement: geri hareket.
    a backward journey: dönüş seyahati.

    backward flow: ters akıntı.
  3. Adjective yavaş (öğrenen), geri kalmış, gerilemiş, zamanca geride kalmış, geç (mevsim).
    a backward learner/student.
    a backward country/nation.
  4. Adjective mahcup, sıkılgan, çekingen, isteksiz.
    a backward lover: mahcup âşık.
    Come over and talk to
    me; don't be so backward: Öyle çekinme, gel, benimle konuş.
  5. Adverb geri(ye), geriye/arkaya doğru, ters yönde, tersine, geri geri, gerisin geriye.
    to jump backward =
    backwards: geri sıçramak.
    to lean backward = backwards: geriye (doğru) eğilmek.
    to go/walk backward = backwards: geri gitmek/dönmek.
    to count backward = backwards from 100: 100'den geriye doğru saymak.
  6. Adverb geçmiş zamanlara/maziye doğru.
    to look backward = backwards over one's earlier mistakes: Geçmişteki
    hatalarını gözden geçirmek.
  7. Adverb gerileme, geriye gitme, tedenni.
    Since the uprising the country has moved backward = backwards.
az gelişmişlik Noun, Economics
geri kalmışlık Noun, Economics
gerilik Noun, Economics
ekonomik geri kalmışlık Noun, Economics
bölgesel geri kalmışlık Noun, Economics
elinden geldiği kadar, gücü yettiği kadar.
I would always bend over backward = backwards to help him
in any possible way: Ona daima elimden gelen yardımı yaparım.
mükemmel anlamak/bilmek, en ince ayrıntılarına kadar bilmek.
I've always been over it so many times
that I know it backward = backwards: O kadar tekrarladım ki artık en ince ayrıntılarına kadar biliyorum.
(bir şeyi telâfi için) aşırı/fazla ileri gitmek, bütün gayretini sarfetmek, elinden geleni yapmak.
He
leans over backward to prove that he is innocent.
gerilemek Verb
yanlış yorumlamak Verb
anlamını saptırmak Verb
harfleri ters yazmak Verb
bir adım geri atmak Verb
geri kalmış bölge
geri kalmış bölgeler Noun
gerileyici benzeşme
geriye doğru eğik arz eğrisi
geriye doğru kanal
geri kalmış ülke
geri ülke Noun, Sociology
ters akıntı
gerici fikirler Noun
geriye doğru bütünleşme
mal tedarikini garantiye almak için
bir ürün veya hizmetin dağıtımcısı veya perakendecisi tarafından bir ana tedarikçi firma veya üretici
tarafından iktisap edilmesi veya devralınması ya
bir hammadde tedarikçi firmasının bir üretici tarafından devralınması
geriye bağlantı
ilkel ırk
geriye doğru kurtarma (onarma
meyillenen
geriye doğru eğimlenen
huzurdan geri geri giderek çıkmak Verb
geri kalmış bir ülkede tarımı düzeltmek Verb