basket

  1. Noun sepet.
  2. Noun küfe, zembil.
  3. Noun sepet dolusu.
    a basket of apples. Several baskets of fruit were eaten at the party.
  4. Noun sepete benzer herhangi bir şey.
  5. Noun uçan balonların altına asılan sepet.
  6. Noun, Sports (a) basket, (b) basketbolde kazanılan sayı.
    Jo made 68 baskets in the game last night.
bütün sermayesini bir işe yatırmak, varını yoğunu tehlikeye atmak.
solungaç sepeti, yuvarlak ağızlılarda solungaçları destekleyen sepet biçimindeki kıkırdak yapı.
tahıl ambarı
ekmek sepeti
seçim kampanyası armağan sepeti
hafif meyve sepeti. Noun
döviz sepeti Noun, Banking
para sepeti (her biri belli ağırlıklarla temsil edilen memleket paralarının bir araya getirilmesi
para sepeti
çamaşır sepeti.
çöp sepeti
(istatistik) emtia sepeti
tarassut balonu sepeti
hepsinin en iyisi Noun
piknik sepeti
bıçak sepeti
(Br) kaşık
çatal
alışveriş sepeti
alışveriş çantası Noun
vapur yolcusuna gönderilen süslü meyve/şekerleme sepeti.
çöp sepeti
çöp sepeti
çöp sepeti
alışveriş arabası Noun
kötürüm.
hasır sandalye.
(US) genel kloz
(US) genel şart
(US) piknik
eğrelti otu
(Nephrolepis pectinada): Tropikal Amerikada yetişir.
sepet balığı
(Gorgonocephalidae): uzun, çok dallı kolları olan bir tür deniz yıldızı.
: Orta Amerika ve Meksikada yetişir. (b) uzun çan otu
(Hymenocallis calathina): Peru ve Bolivyada
yetişir, 20 cm uzunlukta boru çiçek açar.
piknik gezintisi
satılık eşyalar Noun
(istatistikte) eşya sepeti
para sepeti
döviz sepeti Noun, Banking
başka bir para biriminin değerini saptamak için bir araya getirilmiş bir grup yabancı para
ihraç malları grubu
kevgir Noun, Food-Kitchen
sepet balığı
(Gorgonocephalidae): uzun, çok dallı kolları olan bir tür deniz yıldızı.
sepet örgü: iki veya daha fazla iplikle örülen örgü.
basketry ile ayni anlama gelir. sepetçilik.
sorkun, sepetçi söğüdü
(Salix viminalis).
dikenli tel
basketball hoop Noun, Basketball

Turkish Dictionary (Kubbealti Turkish Dictionary)

  1. Basketbol oyununda kazanılan sayı