been

  1. Verb (bkz: be )
    (pp).
bütün gün ayakta kalmış olmak Verb
eski etkinliğini yitirmiş kişi ya da şey
politik kariyeri tükenmiş politikacı
artık kullanılamayacak olan geçmişte kalmış fırsat
kendini gerçekleştirememiş olan kişi
(a) bulunmak, gidip (bir süre kalarak) dönmek.
Have you ever been to Turkey? (b)
Brit.
uğramak, gelip/uğrayıp gitmek.
I see the postman hasn't been yet. (c)
Brit. (vaki) olmak, vukubulmak, yapılmak, meydana gelmek, olup /yapılıp bitmek.
I'm sorry, sir, the meeting's already been.
hayret, şaşılacak şey.
He's been and won first prize! Hayret! Büyük ödülü kazandı.
zarar görmüş, zarara/hasara uğramış.
You look as though you had been in the wars: Savaştan mı çıktın?
bütün masraflar ödendikten sonra.
bütün dualarım kabul olundu
pek tabiî olarak, tahmin edilebileceği gibi.
I expect so: herhalde, (öyle) zannederim.
It is
expected that … : … olabilir/olması muhtemeldir.
It is hardly to be expected that … : … pek muhtemel değildir/ …'e pek ihtimal verilemez.
akıl sır erdirememek akılı sonradan gelmek Verb
güngörmüş olmak, hayatta çok tecrübe sahibi olmak.
He had been around and become very bored with life:
Çok gün gördü ve artık hayattan bıktı.
kazık yemek Verb
ödevlendirilmek Verb
(pilot) uçuş yasağı olmak Verb
ihmalkârlıktan suçlu bulunmak Verb
kuşaklar boyunca babadan oğula geçmiş olmak Verb
(Br) hırpalanmış olmak Verb
sözü kesilmiş olmak Verb
bir konuşma yapmak zorunda kalmak Verb
işini ekonomik nedenlerden kaybetmiş olmak Verb
gözünden kaçmamak Verb
birine önemli bir yardımda bulunmuş olmak Verb
bir yıldır işsiz oturmak Verb
verilmiş bir önceki bir söz yüzünden başkanlık yapmaktan engellenmek Verb
haberdar.
defalarca oraya gitmiş olmak Verb
çok sıkıntılı zamanlar geçirmiş olmak Verb
çok sıkıntı çekmiş olmak Verb
üniversite eğitimi görmüş olmak Verb
memleketçe hüsnükabul görmek Verb
kendisine bir iş teklif edildi
Yine her zamanki marifetini yaptı.
acaba niye gecikti diyordum ?
… olmasa idi.
If it hadn't been for the snow, we could have climbed tha mountain: Kar olmasaydı dağa tırmanabilirdik.
tahmine göre
epey epeyce oldu
Bayağı zaman oldu.
Söylemeyi düşünüyordum.
öğüdüme kimse kulak asmadı
gözünden kaçmak Verb
uzun zamandır gereksinimi duyulan bir şeyi sağlamak Verb
O kedi yine marifetini göstermiş.
evlenecekleri açıklandı
Ok yaydan çıktı.
sınav sonuçları açıklandı
sessiz sedasız gömüldü
katilin adı açıklandı
sigorta atmak Verb
(talep) yerine getirilmiş
Bunu daha önce konuşmuştuk.
Bunu konuşmuştuk.
feleğin çemberinden geçmiş
kulaklarınız çınlama mış olmalı