beguile

  1. Transitive Verb
    beguile into: aldatmak, yanlış yola saptırmak, ayartmak, aklını çelmek.
    He beguiled me into lending him my car.
  2. Transitive Verb
    beguile of/out of: dolandırmak, hile ile/dolandırarak elinden almak.
    to be beguiled of money:
    parası dolandırılmak.
    to beguile someone out of something: birini kandırarak elinden birşeyini almak.
  3. Transitive Verb çekmek, cezbetmek, celbetmek, oyalamak, eğlendirmek.
    a multitude of attractions to beguile the tourists:
    turist çekecek çeşitli eğlenceler.
    to beguile someone with promises: birisini vaatlerle oyalamak.
  4. Transitive Verb
    beguile by/with: hoşça vakit geçirmek, eğlen(dir)mek, avutmak.
    beguile the time: vakit
    geçirmek, can sıkıntısını gidermek.
    We beguiled the time by telling jokes.
    beguiling the long day with a good book: iyi bir kitap okuyarak uzun bir günü hoşça geçirmek.
allem kallem etmek edip birine bir şey yaptırmak Verb