bellwether

  1. Noun kösemen: sürü önünde giden, boynunda çan asılı koç.
  2. Noun önder: bir meslekte, sanayide vb. en önde olan.
    Paris remains the bellwether of the fashion industry.
  3. Noun elebaşı: isyan, başkaldırma, ihtilâl gibi hareketlerde kalabalığa önderlik eden kimse.
işsizlik oranı göstergesi