birbirini

Turkish-English Translation

  1. each other
  2. one another
Turkish-English translations from Zargan's own database

Turkish-English Phrases

birbirini çaprazlama kesen herhangi bir şey
cross piece
birbirini destekleyici ilişki
codependency
birbirini dışlayan
mutually exclusive Information Technology
birbirini etkileme
interaction Noun
birbirini etkileme
coaction
birbirini etkilemek
to interfere Verb
birbirini etkilemek
to interact Verb
birbirini etkileyen biyolojik ve çevresel sistem
ecosystem
birbirini iptal etmek
to cancel each other Verb
birbirini itfa etmek
to counterbalance each other Verb
birbirini itip kakmak
to jostle each other Verb
birbirini izleme
sequence
birbirini izleme
alternation
birbirini izleme
consecution
birbirini izlemek
to ensue Verb
birbirini izleyen
successive
birbirini izleyen
sequent
birbirini izleyen
consecutively Adverb
birbirini izleyen
consecutive
birbirini izleyen (seri harfler ve numaralar
serial letters and numbers Noun
birbirini izleyen ara seçim başarısızlıkları
string of by-election failures Noun
birbirini izleyen felaketler
sequence of calamities Noun
birbirini izleyen günler
consecutive days Noun
birbirini izleyen günler
running days Noun
birbirini izleyen programların listesi
schedule
birbirini izleyen sayı ile numaralamak
to number consecutively Verb
birbirini izleyen sayılarla numaralanmış
consecutively numbered
birbirini izleyen şeyler
succession
birbirini izleyen teslimat
successive delivery
birbirini izleyen yenilgiler
succession of defeats Noun
birbirini izleyen yıllar
vista of years Noun
birbirini keserek
cross wise
birbirini kırıp geçiren
internecine
birbirini kırmak
to set down Verb
birbirini müteakiben
successively Adverb
birbirini sarmak
to intertwine Verb
birbirini takip eden
contiguous Adjective
birbirini takip eden
consecutively Adverb
birbirini takip eden hayali görüntüler
phantasmagoria Noun
birbirini tam olarak ikame eden mallar
commodities Noun
birbirini tamamlar olmak
to complement Verb
birbirini tamamlayan mallar
complementary goods Noun
birbirini tamamlayıcı alanlara yatırımda bulunmak
to diversify into complementary fields Verb
birbirini tanımak
to meet Verb
birbirini telafi eden hata
compensating error
birbirini telafi eden yanlışlık
compensating error
birbirini tutan
compatible
birbirini tutan yeminli ifadeler
concordant depositions Noun
birbirini tutmak
to agree Verb
birbirini tutmak
to match up Verb
birbirini tutmamak
to not to tally Verb
birbirini tutmamak
to be inconsistent Verb
birbirini tutmayan
unbalanced
birbirini tutmayan
desultory
birbirini tutmayan
divergent
birbirini tutmayan olaylar
unmarriageable facts Noun
birbirini tutmayan tanıklıklar
divergent testimonies Noun
(belgeler) birbirini tutmamak
to positive discrepancy Verb
(evli çift) eşlerin birbirini sevip saymayı yitirmeleri
loss of consortium Noun
(haberler) birbirini izlemek
to precipitate themselves Verb
(olaylar) birbirini izlemek
to tread on each other's heels Verb
burada herkes birbirini tanımak r
everybody knows everbody else here
her şey birbirini tutmak uyor
it all hangs together
hesapların birbirini tutması
accounting identity
iki hesabın birbirini tutmaması
discrepancy between two accounts
kazançla kaybın birbirini dengelediği durum
swings and roundabouts
kendi dışındakilerine karşı birbirini kollayan
clannish
olayların birbirini doğal izlemesi
natural sequence of events
olayların birbirini izlemesi
consecutions of events
ücret ve fiyat artışlarının birbirini izlemesi
inflationary spiral
ya da birbirini izleyen bir birim artış
incremental increase
Z biçimi katlanmış ve birbirini takip eden sayfalar
z fold
Turkish-English phrases from Zargan's own database