break into

  1. (a) araya girmek, karışmak, müdahale etmek, kesmek, kesintiye/fasılaya uğratmak.
    He broke into the
    conversation at a crucial moment. (b) (birdenbire) bir işe başlamak/girişmek.
    to break into a run. (c) (bir işe/mesleğe) girmek, kabul edilmek, katılmak, dahil olmak.
    It is difficult to break into theater. (d)
    burst into ile ayni anlama gelir. zorla girmek, tecavüz etmek.
    They broke into the store and stole $900. (e) (istemeyerek) bir kısmını kullanmak/sarfetmek, içeri girmek.
    He broke into the money he saved: İstemeyerek biriktirdiği paraya girdi.
    to break into one's reserves: yedekten sarfetmek.
beş liralık banknotu bozdurmak Verb
bir eve (hırsızlık amacıyla) zorla girmek Verb
bir eve tecavüz etmek Verb
bir koşu tutturmak Verb
koşmaya başlamak Verb
birden bire koşmak Verb
gülmek Verb
gülümsemek Verb
alkışlamak Verb
alkışlamaya başlamak Verb
alkış kopmak Verb
filme gitmek Verb
kırılmak Verb
parçalara ayrılmak Verb
parçalanmak Verb
yedek malzemeler harcamaya başlamak Verb
birşeyden harcamaya başlamak Verb
birşeye girişmek Verb
birşeye girmek Verb
birşeye atılmak Verb
birşeye başlamak Verb
bir yere zorla girmek Verb
birşeyi harcamak Verb
bir yere hırsızlık amacıyla girmek Verb
bir yere gizlice girmek Verb
eve zorla girmek Verb
tutuşmak, alev alev yanmak.
altı bölüme ayrılmak Verb
güçlükle/zorla yol açmak.
The hunters broke through the underbush.
birşeyi kırmak Verb
birşeyi parçalamak Verb
birşeyi parçalara ayırmak Verb