brew

  1. (kaynatıp mayalayarak) bira yapmak.
  2. demle(n)mek, (çay, kahve vb.) piş(ir)mek/kayna(t)mak.
    The tea brews and we wait. brew your own coffee.
  3. (çeşitli gıda meddelerini su ile karıştırıp kaynatarak) yiyecek/içecek hazırlamak/pişirmek (çorba vb.
    gibi).
    She brewed a pot of soup from the leftovers: Yemek artıklarından bir tencere çorba pişirdi.
  4. (kötülük, fesat, fitne vb.) çıkarmak/hazırlamak.
    to brew mischief: fesat/fitne çıkarmak.
    There's
    something brewing: bir şeyler (bazı dolaplar) dönüyor.
  5. bir defada çekilen miktar (bira).
  6. belirli yöntemle hazırlanmış bira çeşidi.
  7. çay, kahve, ıhlamur vb.: katı bir maddeyi suda kaynatarak hazırlanan içecek.
  8. (alışılmamış maddeleri kaynatarak yapılan) meşrubat.
    a witches brew.
çay demleme
kaynatma