chute

  1. oluk, kanal.
  2. çağlayan, şelâle.
  3. kızak, üzerinde kayılan dik eğimli yüzey, dar boğaz.
  4. hayvanları damgalamak veya muayene etmek için yapılmış dar ağıl geçidi.
  5. paraşüt.
  6. oluktan/kanaldan ak(ıt)mak, sevk etmek.
  7. paraşütle at(la)mak/in(dir)mek.
    Supplies were chuted to the snowbound troops: Karda mahsur kalan
    birliklere paraşütle malzeme atıldı.
çöp oluğu
(US) çöp atma borusu
hela borusu
pis su borusu
çamaşır şutu Noun, Construction
çamaşır bacası Noun, Construction
çöp atma borusu
uçak fren paraşütü