climb

English-Turkish Translation

  1. tırmanmak.
    Can you climb that tree? He started to climb up the mountain at dawn.
  2. çıkmak.
    to climb up the stairs: merdivenleri çıkmak.
  3. yükselmek.
    It became hotter as the sun climbed the sky. The road climbed steeply.
  4. (bitki) tırmanmak, sarılarak yükselmek.
    The ivy climbed to the roof.
  5. serveti/şöhreti artmak.
  6. alelacele elbiseyi giyivermek, üstüne geçirivermek.
    The soldiers climbed into their uniforms at the
    sound of the warning bell.
  7. tırmanış, tırmanma, çıkış, yükseliş.
    It was a long climb to the top. The minister's climb to the power had taken 25 years.
  8. tırmanacak/çıkacak yer.
    That peak is quite a climb.
  9. yokuş, dik yamaç.
    There was a steep climb on the road out of town.
English-Turkish translations from the Atalay Dictionary, First Edition

English Turkish Phrases

let someone climb up on one's shoulders
omuz vermek Verb
angle of climb
çıkış/tırmanış açısı: yükselen uçağın yörüngesinin yatay düzlemle yaptığı açı. Noun
price climb
fiyat tırmanışı
climb a hill on top gear
tepeyi vites değiştirmeden tırmanmak Verb
climb a rung of the social ladder
sosyal merdivende bir basamak daha çıkmak Verb
climb down
(a) inmek, sürünerek (eller ve ayaklar üzerinde) aşağı inmek, (b) geri çekilmek, ric'at etmek.
climb down into the arena
saldırıya geçmek Verb
climb out
ânî ve dik kalkış.
climb over
aşmak Verb
climb up
tırmanmak Verb
climb upward
yukarı tırmanmak Verb
to climb a mountain
dağa çıkma
English-Turkish phrases from Zargan's own database